Kara Sevda: Bu kördüğüm eski bir yara

Kara Sevda: Bu kördüğüm eski bir yara
Emir Kozcuoğlu. Bu ismi asla unutmayacağım. Nefretini, aşkını, tutkusunu, içindeki o yaralı çocuğu zihnimden silip atmayacağım. Güçlü duruşunun altındaki o ürkek adamı sevmeye devam edeceğim.

Emir annesinin balkondan düştüğü o gün bir savaşın ortasına sürüklendi. Önce kendisi için babasına karşı savaş vermek zorunda kaldı. Kozcuoğlu soyadının yüküyle savaştı. Kendi öfkesiyle, nefretiyle; aylarca, yıllarca durmadan savaştı. Sonra Nihan geldi. Sevdi. Sevgisi için önce Nihan'la sonra da Kemal'le savaştı. Yetmedi; annesinin eksikliğinin verdiği acıyla kardeşi ile savaşmaya başladı. Savaşın sonu gelmeden Deniz doğdu kara günlerine. Vazgeçmedi. Onun için de savaştı herkesle, her şeyle. Bütün savaşlardan galipmiş gibi ayrıldı. Etrafında sağlam tek bir şey bırakmadı. Yaktı, yıktı, kül etti. Ama gerçekten bu savaşın kazananı mıydı?

Hayır. Hiçbir zaman kazanan olmadı. Hep kaybetti. Ne babasına karşı ne Kozcuoğlu soyadına karşı asla zafer kazanamadı. İçindeki küçük çocuğu teselli edemedi hiçbir şey. Kaybettiklerini geri alamadı babasından. Ya da o soyadının sırtına yüklediği onca dertten kurtaramadı kendini. Karanlık onun tek kaçış noktasıydı. Kaçtı. En karanlığa, kendi kalbinden en uzağa kaçtı.

Ruhundaki karanlıktan Nihan ile kurtulmak istedi. Nihan'ın ise tek istediği Emir'den kurtulmak oldu. Emir yıllarca zorla Nihan'ı yanında tutabildi. Ama sevgisini hiçbir zaman kazanamadı. Başka bir adam için ağladığını gördü. Birisi seni sevmedikten sonra yanında olması neye yarar ki? Esirin olan birisi savaşı sana kazandırabilir mi ki? Kazandırmaz. Kazandırmadı. Emir kaybetti. Sevgisizlik onu karanlığa ve soğuğa hapsetti. Emir kendi ruhuna esir düştü. Kazandı gibi gözüktüğü savaşın asıl kaybedeni oldu.

Sonra Deniz uzattı ona ellerini. Hiç hissetmediği duyguları hissettirdi. Hayatı boyunca aç olduğu o duyguyu tattı. Sevilmek. Ama onun kalbi sevilmeyi, sevmeyi kaldıramayacak haldeydi artık. ''Sevmek'' onun lanetiydi. Sevmek ve sevilmek ona sadece kaybettirecekti.

Deniz'i, Nihan'ı ya da yeni doğacak bebeğini sevmek onu karanlıktan kurtaramayacak. Sevilmek ise daha da soğuğa, karanlığa itecek. Hiç bilmediği o güzel duygu, kalbindeki yaralı çocuğu iyileştiremeyecek. O çocuğun öfkesi dinmeyecek. Emir'in girdiği her savaşta o çocuğun gördüğü zararı kimse telafi edemeyecek. Zihnini kemiren acı gerçekleri kimse unutturamayacak. Deniz'in, Emir'in ellerini sımsıkı tutması kanın akmasına engel olmayacak. Savaş devam edecek. Emir son nefesine kadar herkesle, her şeyle savaşacak. Çünkü yanında olanların aslında onun olmadığının farkında. Hiçbir zaman onun olmayacaklarının da farkında. Son kurşunu kalana kadar ilerleyecek. O an gelince de o yaralı çocuğu kendinden kurtaracak belki de.

Emir kötü doğmadı. Kötü olmayı tercih etmedi. Ondan alınanları geri istedi. Olmadı. İşte o zaman öğrendi bir şeyi istemenin onu geri almaya, kazanmaya yetmeyeceğini.

Emir zamanla bir kördüğüme dönüştü. Kimsenin gücü yetemedi çözmeye. O da istemedi aslında kördüğüm olmayı. Hayat soktu onu bu çıkmaza.

Yolun sonu geldi belki de. Sıkacak birkaç kurşunu kaldı. Ama ne çare? Kaybedeni belli bu savaşın. Artık son bir umut var içindeki çocuk için. Buz tutmuş, karanlığa gömülmüş o kalbini; yok olacağını bilsen de söküp atman gerekecek. İşte o zaman yaralar iyileşecek belki. Belki özgürlüğe kavuşacak o çocuk. Belki de yok olacaksınız hepiniz. Ama bitecek her şey. Bittiğini bilmek bile iyi hissettirecek. Gideceksin. Gitmek seni güçlendirecek. Sadece Emir olacaksın. Yanına çocukluğunu alıp yola koyulacaksın. Arınacaksın. İşte o zaman içindeki savaşın kazananı olacaksın.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER