Leon Hilal’in çekim alanındayken ve ikisinden birine
namlu doğrulmuş olduğunda çok ilginç davranıyor. Bir öncekinde Hilal kendini
vurduğunda kendi canını esirgemedi. Bu sefer de ne kendi canını ne Hilal’inkini
umursadı. Mehmet ikisini de vurabilirdi, Leon, Hilal ona engel olsa da Hilal’i itip namlunun
önüne geçebilecekken geçmedi, tek gayesi sevdiğinin hayatta kalması olan bir adam
bunu niye yapar? Leon aşka direnmiyor, ona teslim olmuş, Leon aşka ruhunu
adamış… Sadece o anın içinde kaybolmak istedi. Hilal’in itiraf etmesi için
harika bir fırsattı biliyordu, duymak için
hayatını mahvettiği itirafa kendini de Hilal’i de feda edebilirdi. Gözlerinde
zerre korku yok, endişe yok, sizi bilmem
ama ben Leon’u ilk defa bu sahnede gerçekten huzurlu ve mutlu gördüm. O an
anladım bir insan aşk uğruna hayatının mahvolmasına neden izin verir? Sadece o
anın içinde saklı hazzı tatmak, kimsenin göremediği rüyayı görmek, kimsenin
gidemediği uzak ülkeyi keşfetmek için! Leon doruklarda… Onu akılla mantıkla
anlamaya çalışan yarı yolda kalır…
Anlaşılması çok güç bir sarhoşluk hali! Nasıl da
mağrur… Nasıl gurur duyuyor kadınıyla… O an iki kişi değiller dikkat edin,
Leon’un zekice bir manevrayla risk alması o an onları tek bir vücut yaptı.
Nasıl bir adamsın sen Leon? İnsan sana hayran olmaz da ne yapar, sadece
soruyorum.
Leonidas rüya adam, baştan ayağa zarafet, asalet... Zerre
ego yok... Zerre kadar bencillik yok... Senlik benlik olma halinin ötesine
geçebilmekle alakalı bir şey gerçek aşk. Leon gerçek aşkı yaşıyor... Bu hal
sarhoşluk hali… Vazgeçilmesi zor, bağımlılık yapması kaçınılmaz. Her bağımlı
gibi Leon da bu uğurda, vazgeçilmezlerden geçer gözünün yaşına dahi bakmaz.
Leon’un "benimle gel" dediği sahne kalbinize paslı bir
hançerle yüz kere darbe yemişsiniz hissi uyandırdı eminim. Boran Kuzum kendini
aşmalara yine doyamadı. Hilal gelemem deyip davasını gerekçe gösterdi. Nasıl
gurur duydu içi yansa da bağrına basıp alnını öptü. O an Yılmaz Odabaşı’nın bir
şirine götürdü beni:
/Kendin ol, kendin ol…
Sen buysan başkası ol!
Buysan kederden öleceğim,
başkası olursan de kimi seveceğim?/
Bayrağının kırmızısına yorduğu o tutku var ya Hilal’deki, tam da oradan
akıyor Hilal, Leon’un içine… Karşımızdakinin en zor olan yanları değil mi hep
bizi ona meftun eden bir taraftan da en çok canımızı yakan.
Gelelim efsane veda busesine… Bir öpücük ne denli güzel olabilirse o kadar
güzeldi ötesi olamaz. Bekler misin diye soran adama döner misin diye soran bir
kadın… Öpüşürken başparmaklarıyla Leon’u okşayan bir Hilal gördük yine.
Hilal’in adeta imzası oldu bu hareket ilk el ele tutuşmalarında da o başparmak
yine aynı görevi ifa ediyordu…Ne vakit gökyüzünde hilal görsen seni düşündüğümü
bileceksin dediği an ben de sizin hissettiğinizi hissettim, bahsetmeyeceğim
bile siz biliyorsunuz orda ne geldi başımıza. Daha çok şey var onlara dair
söylenecek, yetmiyor satırlar bana. Son sözümde Leon’un aşkı gibi bir aşktan
nasip alamamaktan kahrolan bütün kadınlara sesleniyorum: Acınız acım, ruhum
yoldaşınızdır!
Leman Sam, Kıyamam Sana
Yılmaz Odabaşı, Bir Nehrin Tükenişi