Vatanım Sensin: Bir doğu aşkı meselesi YılKe

Vatanım Sensin: Bir doğu aşkı meselesi YılKe
 ‘’Aşk olduğu yerde mahfî olmaz/ Aşk içre olan karâr bulmaz/ Aşk âteşine budur alâmet/ Kim baş çeke şu‘le-i melâmet’’(Leyla ve Mecnun s.130)
 
 ‘’Aşk olduğu yerde gizli kalmaz, aşk içinde olan karar bulmaz/ Aşk ateşini kınanma belli eder. ‘’ yazmış Fuzuli yüzyıllar önce yazdığı mesnevisinde…
 
Doğu Edebiyatı’nda aşkın temel yapıtı olarak kabul edilen Leyla ve Mecnun hikâyesi, Hicrî I. yy.’ (M. VI. yy.)’da Beni Amir Kabilesinden Kays adlı bir gencin amcasının kızına âşık olup onun için yazdığı şiirlerle başlar. Arap, Fars, Türk edebiyatının yani kısaca Doğu Edebiyatı`nın temel taşı olur. Batı`da aşk Romeo ve Juliet ise Doğu`da Leyla ve Mecnun olmuştur zamanla.
 
Fuzuli`ye göre iki âşık arasındaki aşk etrafa yayılmazsa çevre tarafından o aşkın dedikodusu kınanması yapılıyorsa sevgi aşka dönüşmüş demektir. Çünkü Doğu Edebiyatı`nda aşk acı ve ıstırap doludur. İki aşık birbirini sever ama kavuşamazlar. Tıpkı bizim meşhur dizimiz Vatanım Sensin`in acı ve ıstırap dolu iki derin karakteri Yıldız-Ali Kemal aşkı gibi.
 
Ali Kemal ki evlatlık olduğunu daha çocuk yaşta öğrenen, bir yandan gerçek anne babasının merak duygusuyla boğuşurken bir yandan içinde Cevdet ve ailesine karşı çocukluğundan beri çelişkiler besleyen, üvey evlat kavramının ezici ağırlığı ve çelişkisi içinde gidip gelen kendisini çevresine karşı soyutlamış, kalabalığın içinde bile kendisini yalnız hisseden, içini kimselere dökememiş derin acı ve ıstırapların karakteri gizli acılarla dolu olan yüreğine bir de gizli Yıldız sevdasını sığdırıyor. İşte Yıldız- Ali Kemal hikâyesinin imkânsızlığı burada başlıyor L.M hikâyesindeki toplum tarafından dayatılan imkânsızlık gibi bir yandan toplumun, çevrenin ona dayattığı bu statü ile başetmeye çalışan Ali Kemal bir yandan Yıldız sevdasını Yıldız'la birlikte yaşamak isteyen Ali Kemal.
                                
Her şeyden çok sevdiği babasını küçük yaşta acımasız savaş sistemine kurban etmiş ve yıllarca babasız büyümüş aslında bir nevi Ali Kemal ile ortak acıları yaşamış bir diğer derin karakter Yıldız`ın içinde sakladığı Ali Kemal sevdası ve bu iki gizli aşığa dayatılan imkânsızlık abi- kardeş statüsü… Derin bakmayı başarabildiğimizde onların abi- kardeşten ziyade çocuk yaşlardan itibaren birbirlerinin dert ortağı, birbirlerinin yüzünü güldürebilen, oyun arkadaşı, yeri geldiğinde ise dile getiremedikleri duyguları yüzünden birbirlerine olan nefretlerini yansıtan kader kurbanı iki âşık ve birbirlerinin ailesi olabilecek derin karakterler olduğunu görmek zor değil. Yıldız ve Ali Kemal, Doğu toplumunun zorlu yaşam mücadelesi ve katı kuralları içinde yetişmiş ve bir de acıları içine savaş dönemini katmış iki Doğu genci. Onların hikâyesi o kadar çok doğu aşklarına benziyor ki gerek Leyla ile Mecnun gibi bir Arap, Fars ve Osmanlı Edebiyatı`nın başyapıtı olmuş rivayet ile gerekse ‘’Kuyucaklı Yusuf’ ’gibi Cumhuriyet Edebiyatı’nda Anadolu hayatındaki güçlü ile güçsüzü ilk defa bu kadar güzel tasvir edebilen Sabahattin Ali eserinden izler bulabiliyorsunuz bu hikâyede. Kuyucaklı Yusuf eserindeki şu alıntılar Muazzez-Yusuf aşkının Yıldız-Ali Kemal hikâyesine benzediğini gösteriyor;
 
‘’Muazzez'le küçük yaşlarda Yusuf ilgilenir, oynatır, korur onu. Muazzez'in de evde en çok sevdiği, sözünü dinlediği kişi Yusuf`tur.’’
 
‘’Zamanla ilgi duyar, sever Yusuf’u; ancak bu gizliden gizliyedir başta.’’(Kuyucaklı Yusuf) Yusuf`un yaşının Muazzez`den büyük olduğu için Muazzez`e önce abilik yapması sonra onun o evdeki en yakın arkadaşı olması
                           
İçindeki o sevginin imkânsızlık arttıkça sevdaya dönüşmesi tıpkı Ali Kemal`in sevgisinin zamanla sevdaya dönüşmesi gibi.
 
Hatta Doğu`da yaşanan aşklarla ilgili biraz daha fazla geçmişe gidersek gerçek bir hikâye görürüz; Hz. Ali ve Hz. Fatıma`nın aşk hikâyesindeki şu kesit çok dikkat çekiyor;
 
‘’Hz. Ali ve Hz. Fatıma birbirlerini çok iyi tanıyorlardı. Çünkü Hz. Ali'nin çocukluğu Hz. Peygamber’in yanında geçmişti. Evet, onların da çocukluk arkadaşlığı aşka dönüşmüştü öyle ki Hz. Ali, Hz. Fatıma’yı arzu ediyor, fakat bir türlü kendinde cesaret bulup arzusunu iletemiyordu.’’ Hz. Ali de içinde o aşk ve toplum baskısıyla boğuşuyordu bir nevi bizim Ali Kemal gibi. Ama onlar yuva kurup birbirlerinin ailesi olmayı başarabildiler ve tarihe çok güzel örnek bir çift bıraktılar.
 
Görüldüğü üzere Yıldız – Ali Kemal aşkı hem Doğu Edebiyatı`nın hem de Doğu`daki yaşanmış aşk hikâyelerinin 1919 Osmanlı`sındaki birer yansımasıdır televizyona. Her ne kadar izlenme kaygısı, ensest gibi aslı olmayan bahane yüzünden kişilikleri her geçen gün bu muhteşem edebi aşk hikâyesinden uzaklaştırılıp değiştirilmeye başlansa da ben onları bu aşk hikâyesi içinde tanıyıp sevdim ve sevmeye devam edeceğim. Bu derin karakterler ve gizli aşkları artık yeterince işlenmese ve özen gösterilmese bile benim içimde ve birçok kişinin içinde hikâyelerinin derin ve unutulmaz olarak kalacağından eminim. Aşkla kalın…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER