Her geçen hafta izlediğimiz yeni bölümüyle adına layık
olabilen dizimizin bir bölümünü daha keyifle geride bıraktık. İlk sahnesinden
son sahneye kadar beni yakalayıp, sımsıkı saran, su gibi akan bir bölümdü. Son zamanlarda
izlediğim en keyif verici dizilerin arasına girerek listemin başına hızla
yükseldi Adı Efsane!
Geçtiğimiz hafta da bahsettiğim gibi bölüm sonunda klişe
sayılabilecek maç sonu top potaya girer mi girmez mi olayını bile klişelikten
sıyırarak bizlere sunuş tarzlarına bayıldım!
Takımımızın ilk maçını kazanmasıyla asıl oyun başlamış oldu.
-Uzun vadeli tahminim tatlı çetemizi şampiyonluk kupasıyla göreceğimiz üzere.-
Ama şu ana dönecek olursak yine yeniden içerisinde bol hayal ve bol hayal
kırıklığı barındıran bir bölüme şahit olduk.
Hayatlarında ilk kez bir şey başarmış olan takımımızın
heyecanını izlerken tıpkı Bahar hoca gibi bende tam anlamıyla sevinemedim.
Onlar kutlamalara, hayallere kapılıp giderken suçluluk duygusuyla içi acıyarak
takımı ve Tarık hocayı izleyen Bahar gibi biz de çaresizce ekran başında
koltuğumuza sinerek onları izledik.
Bahar hoca anlık gaza gelerek hayatı boyunca yarattığı
idealist kişiliğini bozmamak uğruna doğru olduğunu sandığı sebeple yaptığı şikâyeti
için bir hayli pişman oldu neyse ki. O yüzden daha fazla söz söylemeyeceğim
kendisine. Hele ki tatlı serseri çetemiz ve atarlı sözcüsü Hakan, herkes adına
onun yüzüne tüm gerçekleri pat pat çarpmışken. Sitemleri gördüğümüz gibi Bahar
hocaya yetti bile.
Tarık Aksoy’un tüm çabalarının merkez noktasında bulunan
mahkemeyle, bu şikâyetin sonuçlarının çatışmasının bizlere aktarımını o kadar
başarılı buluyorum ki! Her bölümü severek izlemem için en önemli sebep bu
oluyor aslında. Seçil mahkemenin uzaklaştırma emrini kaldırttığında işlerin
Tarık için daha iyi olacağını düşündüm aslında. Kendisini doğru şeyi yapıyormuş
gibi göstermeye niyetlenen Seçil’in kendi kurduğu tuzağa düşeceğini
hissediyorum.
Bir uzaklaştırma emriyle bizlerin bu kadar içlerine dokunacak
sahnelere yol açmalarına hayranım açıkçası. Minik Zeynep’in yüz metreyi ölçerek
babasıyla karşı karşıya kalması, kalbi ve gözlerinin seni seviyorum babacım
derken, ona doğru gelen babasına ‘Gelme baba, polise verirler seni.’ derken
ağlayışları…Sanırım bu tüyleri diken diken eden, göz dolduran sahne dizinin net
en iyi sahnelerinden biri olarak kalacaktır. Zeynep’i bizlere yaşatan,
hissettiren Leya Kırşan’a helal olsundan başka bir şey diyemiyorum resmen!
Melis hakkında düşüncelerimde sabit bir noktada kalamıyorum
maalesef. Her fırsatta bir yerden kendini gösteren Kıvanç’ı, Tarık’a
saydırmalarını çok itici buluyorum açıkçası. Hala onun yanında durabilen
Melis’e de tam kızacakken Hakan’la karşılaştığında içten içe değişen bir
Melis’i gördüğümde o kızgınlık geçiyor. Sonra laf dönüp babasına geldiğinde her
ne kadar hayal kırıklıklarında ve kızgınlıklarında haklı olsa da, babası
hakkında konuşurken bir noktadan sonra ipin ucunu kaçırarak Hakan’ın da dediği
gibi şımarıklık derecesine ulaşmasına anlam veremiyorum. Ki zaten işte tam burada
bizim sahalarda görmek istediğimiz tatlış HakMel bağı devreye giriyor.
Hakan’ın telefon operasyonu sonunda Melis’e yakalanmasına sevindik mi? Evvet!
Bu ikiliyi gözümüz daha çok beraber görmek istiyor. Ama bu ikilinin yavaş yavaş
işlenmesi de ayrıca hoşuma gidiyor. Hakan’ın Melis’e duymak istemediği ya da
dile getirmeye korktuğu her şeyi açık açık söylemesi çok güzel oluyor, çok da
faydalı oluyor. Helal Hakan böyle devam!
Devam etmemesini en içten istediğim şey ise kesinlikle
Seçil’in mantıksızlığı. Geçen haftada bahsetmiştim kızlara daha çok zarar veren
bir vasi o. Bıraksan şiddet uygulayacak moduna girişleri çok tehlikeli. Tamam,
platoniksin, içten içe çok derinlerde haklı da olabilirsin belki de
davranışlarının uçlarda gezmesinin sonu nereye kadar varacak merakla
beklemelerdeyim. Bir de bunca yıldır platonik olduğu Tarık’ın bu durumdan hiç
haberi olmaması nasıl oluyor? Ya da haberi var da ben mi kaçırdım o kısmı
acaba? Kafamda delice sorular…
Dramlarımızdan sıyrıldığımız anlarda ise Fiko'yla Sibel’in
düeti, Bilir’le Tarık’ın atışmaları der susarım. Çok muhteşem detaylarsınız…
Şahsen ben de hayatıma bir adet Hasan reisten istiyorum. Herkese bir adet Bilir
şart! İkilinin sahnelerine çok gülüyorum valla. Neşeleri bol, hüzünleri yok
olsun umarım. Haftaya görüşmek üzere.