Hakan ile Melis'in hikayesi alışagelmiş gibi görünsede derinlerine indiğinizde çokça alışılmadık unsur var. Melis 17'sinde; Hakan ise 18'inde iki çocuk. İkisi de kız kardeşlerini korumak için savaşıyor; ikisi de kendini heba edecek kadar cesur; ikisi de bir gece uyuduğunda annesini yanında isteyecek kadar çocuk.
Geceleri şimşek çaktığında annesinin yanına gitmek yerine; kız kardeşlerinin yanına gitmek kadar ağır hayatlara sahipler.
Melis, Hakan'ın yaralarını gördükçe kendi yaralarını sorgulayacak. Yaralarının sahici olmadığını görecek. Hakan'ın yaralarının üstüne ise Melis bir parça bez örtecek. Hakan'ın kan kırmızısı renginde vücudunu dindirecek; beyaz bir bez parçası.
Melis Aksoy. Melis'in bu duruma gelmesinin en büyük nedeni teyzesi. En ufak bir meselede babasını koruyacak olsa karşısına birisinin çıkıp "Ne oldu affettin mi babanı?" diyecek diye korkuyor. Melis, babasını affetmekten korkuyor; yine aynı olayları yaşamaktan ve bu sefer dayanamamaktan. En çok da kız kardeşinin zarar görmesinden korkuyor. Zeynep her "Babamı görmek istiyorum." deyişinde Melis de onunla birlikte babasına gitmek istiyor ama bunu kimse göremiyor; babası bile. Hala çocuk, hala kırılgan ve hala babasının bir çift sözüne kanabilecek kadar yorgun. İnsanlar yüzlerce hata yapsa da bir tek doğrusunda affedilir. Aynı Melis'in baba-kız gecesine gitmek istediği gibi. Babası onu defalarca yüz üstü bıraksa da Melis babasını bir gecede affetmeye hazırdı. Çünkü bir gülüşe, bir söze, bir özre boynuna sarılacak kadar babasız kaldı. 17 yaşında bir kız; kız kardeşi için varını yoğunu ortaya koyarken; bir babanın kızını en zor günlerinde bir başına bırakmasını affedemiyor. Melis'in babasına karşı tutumu Hakan'ın yaralarını gördükten sonra yavaş yavaş değişecek. Babasının hayatını, yaşadıklarını, sözünü tutmaya çalıştığı günleri anımsayacak. Babasının penceresinden de bakacak yaşananlara. Babası iyileşirken, kendisi de iyileşecek.
Hakan Şahin. Hikaye eşliğinde uyuyacak yaşta kız kardeşine hikaye okumak zorunda bırakılan çocuk. Hakan, hayatını sevdiklerini üzerine kurmuş. Sadece kız kardeşi için değil arkadaşları içinde bir saniye düşünmeden kendini feda edebilecek biri. Dizilerde çokça görülmüş babası ile iyi geçinmeyen çocuk imajında sıyrılmış bir karakter. Çevresindekileri ezerek yükselmek yerine kendisi yükselirken çevresindekileri de yanında getiren biri. "Sen küçük bir çocuğun umudu oldun." Daha 7 yaşında bir çocukken başkasına umut olmayı başaran ama 18 yaşında kendini uçurumun kenarından kurtaramayan. Herkes Hakan'ı babasının bu durumuna alışmış gibi görse de hiçbir çocuk babasından sevgi görmemeye alışmaz. Duyduğu acı babasını bıçaklamak için eline aldığı bıçak kadar keskin. Hakan Şahin'i en güzel anlatan sahne; babasını bahçesinde bisikletin olduğu bir eve girerken görmesidir. Kendisi kız kardeşinin heyecanını bir 10 lirayla yatıştırmaya çalışırken; babasının başka bir çocuğa çoktan bir bisiklet almasını görmek yaşadığı en büyük hayal kırıklığıydı belki de. Hakan'a babası değil de başkası vursaydı acımazdı canı bu kadar, kızarmazdı yanakları, titremezdi elleri. Hakan, hayatı boyunca babası gibi olmaktan korkmuş; hayatı boyunca babasının yapabileceklerinden korkmuş. Parmaklıkların ardından korkusuz gibi görünse de; parmaklıkların içinden ellerini uzattığınızda "Beni kurtar buradan." diye ağlayacak küçük bir çocuk kadar da ürkek. Hakan, parmaklıkların ardındaki insanları kurtarmak için kimseye fark ettirmeden dört duvar ile çevrili odaya kendi giriyor. Parmaklıkları yok ediyor ve gülümsüyor. Dudakları yana kıvrıldıkça yaraları iyileşemeyecek hale geliyor. Herkes gülüyor sanıyor, ona bir şey olmaz sanıyor. Ama her tebessümünde yaraları derinine işliyor. İyileşemez bir hal alıyor.
"Sen ciddi ciddi babanın kızısın."
"Ben senin babanı merak ediyorum esas. O da senin gibi biriyse annene yazık."
"Tamam. İkimiz de babamıza benzemiyoruz. Konu kapandı."