Ne çok kanal var ve de ne çok dizi. Biri bitiyor diğeri
başlıyor. Hatta her şey normal seyrinde akarken, bir sürü dizi hazırlığını
yapıp birileri bitsin de ben onun yerine kurulayım diye pusuda bekliyor.
Tüketim çağının tek dişe bile ihtiyaç duymadan direkt mideye indirdiği televizyon
canavarı. Geride ise oldu bittiye gelen, sonucu kabullenmeye çalışan emekçileri
ve onu bu kadar seven, ona bu kadar bağlanan biz kalbi kırık izleyicileri. Bu,
bu kadar kolay olmamalı? Benimki de laf, sanki bize soran mı oldu? Sorsalar da
bizi dinleyen mi vardı? Matmazel’e dert yanan Beşir bile bizi görseydi Nihan’ı
bırakır bize yanardı.
“Ben zaten oldum olası vedaları sevmem.” der bazıları, iyi de
kim sever? Ayrılıklar kimi mutlu eder? Yarım kalan şeylere kim kolayca eyvallah
der? Mesela ben, final bölümünü izlerken de, bölüm yorumumu yazarken de dizinin
bitti gerçeğine çok odaklanamadım. Hani görürsün ama kabul edemediğin için görmezden
gelirsin ya ben de işte bildiğim bir şeyi bilmezden geldim. E geldim de ne oldu?
Ne olacak cuma gecesi kocaman bir boşlukla öylece kalakaldım.
Eve koşarak gelirdim her hafta. Ama kaç haftadır bende böyle
bir motivasyon yerine hep alıştığın, birlikte zaman geçirmeyi sevdiğin
arkadaşının bir daha gelmeyeceğini anlamanın hüsranı vardı. Ben ki gerek
öğrencilik hayatımda gerek iş hayatımda en sevdiğim gündür cuma. En sevdiğim
diziler yine cuma günleri oynayan diziler olmuştur. Ama bu olay bana bi’ fazla
geldi ve ben artık bu geceye başka bir dizi koymak istemiyorum. İşin garibi
eskisi kadar dizi de izleyemiyorum. Kiralık Aşk’ın ben de bıraktığı tadı zaten
başka birinde de bulamıyorum. Bulabileceğimi sanmakla da galiba çok büyük
yanılıyorum. Ama bir şey var ki onu
büyük harflerle yazıyorum… ÖZLEM… Evet, her Kiralıkçı gibi ben de dizimi deliler gibi özlüyorum.
Bağlanmak iyi değildir bilirim. Ama bağlanmak bir akıl işi
değil kalp işidir, onu da bilirim. Kalbin hüküm verdiğine de söz zor geçer, onu
çok daha iyi bilirim. Bu diziyi sevenlerin böyle kalpten sevdikleri, tüm
eksiklere rağmen yine de aynı aşkla devam ettiklerini hepimiz çok iyi
biliyoruz. Tabii ki normal olduğumuz söylenemez ki Sinan’la Defne arasında
mekik dokuyan Aytekin’e “Bunların hepsi deli.” diyerek güvenlikçiler
aracılığıyla Meriç Acemi de ilan etti bizi herkese. Deliyiz evet, ama yarım
kalmış olmanın hüsranıyla çok da kırgınız.
Ben bu yüzden Meriç Acemi’nin bizi aydınlatmasını istiyorum.
Bir seminer yapsın ki daha önce yapmıştı biliyorum. Şimdi daha fazlasını
konuşacağımız bir seminer yapsın gidelim, tartışalım diyorum. Çünkü bize
verdiği mesajların kimini aldık, kimini belki yanlış aldık, kimini belki de hiç
alamadık. Kiralık Aşk evreninde kimi zaman yükseldik kimi zaman da çakıldık.
Kimi zaman şahane anlar yaşadık kimi zaman anlamsız anların içinde kaybolduk.
Bu yüzden iliklerimize kadar hissettiğimiz bu büyülü masalın, yarım kalanlarını
ve arada geçen kopuklukları bize bu projenin gerçek sahibi aktarsın çok
istiyorum. Amacım suçluyu bulmak falan değil. Olan oldu zaten, ismi de lazım
değil. Bu bir ekip işi, zincir bir yerde kopmuş olabilir. Sonuçta dizi tahmin
edilmeyen bir başarı elde etti ve herkes hazırlıksız yakalandı. Baştan beri bazı
şeylerin önüne geçilemedi ya da geçilmek istenmedi. Kısacası bu güzel dizi
amatör bir yönetimin kurbanı oldu. Bunu hepimiz zaten biliyoruz. Ben bu kadar
gönül vererek izlediğimiz senaryonun, bizim kafamızda oturması için buna
ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yoksa ne kadar hayal kırıklığı içinde olursam
olayım böyle bir güzelliğe denk geldiğim için, kendi adıma çok ama çok
mutluyum. Meriç Acemi’ye, Elçin Sangu’ya, Barış Arduç’a ve diğer tüm emeği geçenlere
ayrı ayrı yaşattıkları her an için sonsuz teşekkürler ediyorum.
Harika bir macera yaşadık hep birlikte. Güzel dostluklar
kurduk, olduk sıcacık bir aile. Zamansız bitti ama geriye kalanlar şahane.
Neler mi? Döne döne izleyeceğimiz eski bölümler, kafamızda bizi mutlu eden o
tatlı anlar, dilimize yer etmiş o güzel replikler, ara ara yazacağımız ve yazılanları
okuyacağımız bu yazılar ve de eskimeyecek bir şarkının içinde yaşamaya devam
edecek olan cefakârlıkta da vefakârlıkta da zirve yapmış biz Kiralıkçılar…