Asla vazgeçmedim yeni yollar aramaktan
Asla pes etmedim, yorulmadım
ayakta durmaktan
Sen
aksine inansan bile, sen uzağa kaçsan
bile
Ümidi
sırtıma vurup düştüm
yollara...
Hülya 39
bölümdür bu şarkıyı söyledi. Bıkmadı usanmadı söyledi ve yaşadı. Biz de
izledik. Düştü kalktı, yoruldu, yıprandı ama yine ayağa kalktı pes etmedi.
Kerim’i hiç bırakmadı. Kerim kaçtıkça peşinden gitti hep!
Şimdi karnında
minik Düğme ile yeni
bir yol ayrımında. Sevgisi bittiğinden ya da pes ettiğinden değil de, Süheyla
Reyiz’in deyimiyle
kuyruğu dik tutmak adına artık ayakta durabilmek için Kerim’den ayrılma
yollarında. Kerim de her zaman dik duran Hülya’ya öyle inanmış ki onun da acı çekebileceğine
üzüleceğine inanmıyor bir türlü. Koca bölüm boyunca gözünün önünde durmasına
rağmen inanamadı bir türlü. Onun inanamamasına bir türlü ben de inanamadım ki,
bölüm boyunca kendisine koca kafalı, kalın kafalı gibi tabirler kullandım,
affedin. Kerim Hülya’yı 5 yaşından beri tanısa da hala tanımıyor çünkü. Hülya’nın
savaşı her zaman adil değil. Adil olmak derdi değil. Kendini ve sevdiklerini
korumak adına yaptı şimdiye kadar ne yaptıysa. Kerim’in gözünden bakınca da Hülya
sadece kendini düşünen bencil, ne olursa olsun kendi için yaşayan biri. En büyük
yanılgısı da budur işte.
Neden işleri bu
noktaya getirdin? Neden savurdun attın her şeyi? Kerim Cevher o kadar doğru ki,
her şeyi o kadar düzgün yapıyor yolundan hiç sapmıyor ki, başkaları hep
suçlu. Canınız cehenneme cevabını hak eder duruma geliyor ama farkında değil hiçbir
şeyin. Dünya kendi etrafında dönüyor çünkü. Hülya’nın, onun en ufak bir lafıyla
ya da dokunuşuyla yelkenleri suya indirebileceğinin farkında bile değil.
Almanya
yetmedi, Afrika yetmedi, Dalyan hiç yetmedi, Kerim şimdi yine gidecek,
University of Cambridge’den iş teklifi almış bakanlık desteği ^^ ile. Melisa
hanıma da bak sen. Doğal yaşam içindeki entrikacıyı da gübrelemiş haberimiz yokmuş.
Boyuyla posuyla, Hülya’yı gördüğü an ışıldayan bakışlarıyla arzı endam eden
Hazer abisini bile kandırıp Kerim’in gidişini o organize etmiş resmen.
Ve hesap soran
Hüseyin beylere iki çift lafım var. Hayırdır Hüseyin Bey. 10
yıl evli kaldığınız (tahmini) ve size bir kız çocuk veren Zeynep hanımların
kıymetini şimdi mi anladınız? Zatıâlininiz başka bir hanım ile evlenmişken hem
de. Onun karşısında dimdik duran Zeynep de her gün daha da parlıyor gözümde.
Zeynep hep laf sokardı. Onun özel becerilerinden biri bu. Eskiden kendi
mutsuzluğunu, huzursuzluğunu etrafa yaymak için yapardı. Şimdi ise günden güne
hayatının kontrolünü eline alıyor. Ailesini, kocasını mutlu etmek üzere takındığı
rolden çıktıkça kendini buluyor. Bu bölüm bütün laflarını hakkıyla soktu. Helal
olsun. Önce Süheyla Hanım’ı, sonra Kerim’i, en son da
keyifle Hüseyin’i sessiz bırakacak derecede doğruyu dümdüz ortaya koyarak hem
de. İnsanın hayatında yol ayrımları vardır. Zeynep’in de yol ayrımı aslında Hüseyin’le
boşanmasından öte Hülya ile olan gün be gün artan arkadaşlığı. Ve sonrasında
Mahir ile pekişen, flört ile karışık henüz adını koyamadığımız arkadaşlığı. Mal
mülk değil de insan edinmeli bir insan bu hayatta kendine. İnsanları arttıkça
etrafında, ona kıymet veren, yalnızlığı azalır, daha çok kendini bulur.
Hamurunda var ise tabii. Zeynep de
huzursuz yalnızlığından gün be gün kurtuldukça izlemesi tadından yenmez bir
karaktere bürünüyor her gün. İyi ki de böyle oluyor. Bunları yaşamasaydı, sonu
bakınız; Hatice Hala olacaktı.
Allah korusun!
Son sahnelerde
ekrana kilitlenip kaldım resmen. Asıl sana yeter be Hatice Hala. Anlatacağım ben her şeyi diye
ortalara attın kendini, senden beklenen şekilde ama işin aslının aslında ne
olduğunu anlayınca yüreğiniz dayanabilecek mi acaba yaşanmışlara?
Zeynep’in ağzından olanlar döküldükçe siz o kızın başına gelenleri biliyor
musunuz diye bağırınca içim dağlandı resmen, gözlerim doldu. Kendime işkence
etmekten hoşlanır gibi, az bile geldi o sahne, daha da konuşsaydı keşke diye
bekledim. Diğer yandan Hülya, yine ışıltılı bir şekilde, kuyruğu dik, 8 aylık
hamileyim ama ortamları ben yakarım yine diye girişini yaptı. Hazer Bey’in de gözleri
ayrı ışıldadı, ne benim, ne de Kerim Bey’in gözünden
kaçmadı bu tabii ki. Peki
sonrası? Hülya’nın kuyruğu dik ama içi yine yangın yeri dayanamadı olanlara.
Gerçekleri öğrenip, dünyası başına yıkılan Kerim beyler, gözünün önünde rahatsızlanan
eşini görmedi bile. İnsan bir kalkar dışarıya kadar eşlik eder, peşinden gider!
Her ne olursa olsun, kadın 8 aylık hamile. Bu konuda biraz sinirliyim,
diyeceklerim bu kadar. Düğme Cevher’in mutlu
haberlerini fragmanda aldık. Hoş gelmiş minik melaike. Belki artık Hülya’nın
yeni bir yol ayrımını izleyeceğiz, doğumu da tek başına yaptıktan sonra artık
vazgeçecek mi? Neler olacak merak içindeyim.
Yeni bölümü
heyecanla bekler, tüm ekibin emeklerine sağlık derim.
Sevgiler...
Kısa kısa;
*Mahir’in
Hüseyin korkusu çok güldürdü. Dışı sert ama içi yumuşak hep çok
sevdiğim canım Mahir. Ay yavrum seni ardiyelere, karanlık odalarda saklanmış
olarak da mı görecektik? Her halini
sevdiğimden katılarak gülüyorum bu hallerinde de.
*Süheyla Hanım
tehlikeyi sezdiği anda postaladı, sevgili hocamızı. Bayram Bey’in vukuatları
aşikâr. İşini sıkı tutmaya çalışıyor elinden geldiğince.
*Ah Hatice Hala, böyle gelip böyle mi
gideceksin? Yaşın olmuş 45 ^^, bir yol ayrımı da sende görebilecek
miyiz acaba?
*Arda sonunda
Bade ile mi evlenecek? Ceylan ile mi? Sonunu merak ediyorum.
*İki adet de süper kahramanımız vardı
bu bölüm. Biri Arda, kendini adamları pataklamak suretiyle kadınları korumaya
adamış. Diğeri ise endamı yeter şeklinde giriş yapan Hazer Bey.