Tanıtımları televizyonda dönmeye başladığından beri büyük
merakla beklediğim, kadrosundan konusuna kadar beni her şeyiyle kendine çeken
adı gibi efsane olup olamayacağını çok düşündüğüm yeni dizimize cumartesi
gecesi nihayet kavuştuk.
Dizi hakkında öncelikle beğenmediğim tek noktayı söyleyip
ardından övülmeyi çokça hak eden kısımlarına geçerek ilk bölümüyle kendini bana
sevdirdiği noktalara değinmek istiyorum. Dizinin tek hatalı kısmının yayın günü
olduğunu düşünüyorum. Cumartesi haricinde diğer tüm yakınlarındaki günlere
razıydım ben oysa ki. O açıdan biraz üzdü umarım hafta sonu kurbanı olmadan
hayatta kalır, yoksa yine çok üzüleceğiz gibi.
Adı Efsane dizisini ilk gördüğümde Erdal Beşikçioğlu olduğu
için zaten hemen dikkat kesilmiştim. Onun haricinde çok uyumlu oluşturulmuş bir
kadro gördüm ve hissettim izlerken. Diğer yandan yönetmen koltuğunda Devrim
Yalçın’ın olacağını öğrenip daha çok meraklanmıştım. Başta dediğim gibi hikâye
ile ilgili tahminlerde bulunmamıza rağmen olayları, karakterlerin özünü her
şeyiyle merak ediyordum ve ilk bölümü izlerken bu merakım da, heyecanım da
katlanarak arttı. Ve şunu söyleyebilirim ki gittiği yere kadar, Erdal
Beşikçioğlu’nun Tarık’ına, kızlarına, Gökçe Bahadır’ın Bahar’ına ve serseri,
gururlu ama özünde ne kadar iyi olduğunu bizlere şimdiden hissettiren Hakan ve
tatlı çetesine şüphesiz artık ben de eşlik edeceğim.
Gerek müzikleriyle gerek hikâyenin yaklaşık iki saat boyunca
beni hiç sıkmadan akıp gitmesini sağlayan yönetmenimizin anlatım diliyle ve
daha birçok detayıyla beni esir aldı bu dizi. Arkasındaki tüm ekibi tebrik
ediyorum şimdiden. Yolları açık olsun ki bizler de Efsane’mizi daha iyi
tanıyabilelim.
Son zamanlarda yeni başlayan diziler arasında izlediğim en
iyi ilk bölümdü diyebilirim gönül rahatlığıyla. Birçok detayı görebildiğimiz
halde Tarık’ın tüm hikâyesini daha da merak ettirmeyi başardılar mesela. Benim
de hassas olduğum ön yargılar konusuna değinmeleriyle de bir kez daha kaptılar
beni yine. Bahar Hoca ile arasında kıvılcımlara şahit olduğumuz sırada birçok
genç yeteneği de izleyeceğimizi gördük. Hem de bu pek tanımadığımız genç
yeteneklerin böylesine zor hayat şartlarında yaşamaya çabalamaları her birinin
ayrı ayrı hikâyelerini izlemek, onlardan pek farklı şartlarda olmayan Tarık Hoca'yla olan çatışmalarının nerelere gideceğini görmek için sabırsızlanıyorum
şahsen.
Usta oyuncuları yeniden ekranlarda görmek zaten muhteşem, ama
yeni tanıştığımız bu genç arkadaşları izlerken daha bir mutlu olduğumu
söylemeden edemeyeceğim, çünkü Zeynep’inden Melis’ine Hakan’ına hepsi
oyunculukları ve hissettirdikleriyle ayrı ayrı içime işledi resmen. Güzel iş
olacak, güzel! Dizinin kendisinin de dediği gibi ‘Herkes ikinci bir şansı hak
eder.’ elbet. Efsane Tarık her şeyiyle ikinci şansı hak edecek biri olsa da
benim gönlümde, kendi hikâyesinde yolunun çok engelli ve zorlu olacağını
görebiliyoruz. Şansın bol olsun Efsane, tabii reytinglerin de…