Geçen bölümde bir haftalık aranın ardından gelen, yine düşük
tempolu olan ama olayların fitillerinin ateşlendiği bir bölüm izlemiştik. Ben
de geçen haftadan sonra bir karar verdim ve beklentilerimi düşürdüm, yine de
olayların çözülmeye başlamasının verdiği merakla bu bölümü iple çektim. Çünkü
daha fazla dolambaçlı yollardan hikayeyi ilerleterek sırları saklamak için çaba
sarf edeceklerini düşünmüyordum. Öyle de oldu çok şükür. Bu bölüme geçmeden
önce geçtiğimiz hafta izlediğimiz bölümle ilgili bir iki şey söylemek isterim.
Daha önceki çoğu yazımda da bahsettiğim gibi, Davut’un
geçmişini en çok merak edenlerden biriyimdir herhalde. Bir flashback ile hem
Davut’un geçmişine gitmeleri -ki bu beni hiç kesmedi- hem de Mestanı anmaları
çok güzel bir detaydı. (Canımız kurban, hala!)
Davut ve Sarp arasındaki ateşli nefretin yakında Sarp ve
Melek ilişkisini ortaya çıkaracağını düşünüyordum taa ki Yeşim’i görene kadar.
O da ayrı manyak zaten, hafife almışım Yeşim’i resmen. Mert, Coşkun’dan gerçek
adını öğreneceği sırada kendini tutamayıp nefret hönküren Celal Baba hepimizin
sinirini ağzına kadar getirdi, o çocuk yine hafif tepki verdi bence. Neyse ki
Coşkun’un hamlesi de orada başladı zaten. Bu hafta artık Coşkun’un ağzından bir
baklanın çıkması gerekiyordu. Çıkmadı ama haftaya çıkacağının spoilerını almış
olduk gerçi artık nasıl alıştıysak hiçbir sırrın ortaya çıkmamasına bunu da
yadırgamadım bölüm bittiğinde.
Sarp ve Mert kardeşleri geçen hafta karşı karşıya
bırakmıştık. Bu hafta büyük merakla Sarp’ın yeni oyununu bekledim. Sarp,
Mert’in içerde olduğunu anlamak haricinde her şey de o müthiş zekasını
konuşturuyor zaten mübarek. Fakat Leyla ile olan ses kaydını güzel düzenlemişti
vesselam. Yusuf Müdür’ün Sarp’a ‘Mert Celal’in adamlarından birini korudu, hem
de polis olduğunu bilmeyerek, farkındasın değil mi?’ demesiyle beni çok
duygulandırdı valla çünkü uzun zamandır kendisinden bu kadar mantıklı laflar
duyamıyorduk. Şüphelenin az biraz bu Mert’ten artıık!
Şuradan elden ele tüm sırları Yeşim’e uzatmanızı rica
ediciğiim efendim. Diğerlerine kalsa olayların çözüleceği yok çünkü. Kocam
kocam diye 17 bölümdür gezinen Yeşim hanım yenge, Melek’i öğrendiği gibi
Celal’e gitti öz kızını biliyorum dedi, o da yetmedi Sarp’la ilişkisini de
söyledi. Olayın büyüklüğüne bak hele! Düşünsenize Yeşim’in Coşkun-Umut-Celal
üçlüsünün sırrını öğrendiğini…
Melek rolü için Bensu Soral’in sözleşmesinde her bölüm
kesinlikle ağlayacaksın maddesi olduğundan şüpheleniyorum, ne dersiniz?
Okuduğum birçok görüşün aksine ben Bensu Soral’ın Melek rolüne çok yakıştığını
düşünüyorum. Sadece ilk birkaç bölümde rolü oturmamış gibiydi ancak şu an
şahsen büyük keyifle izliyorum onu. Gülerken bile her an ağlayacak gibi olsa da
Sarp’la çok uyumlu göründüklerini, hatta Sarp’ın ona karşı hissettiklerini tam
yansıtamadığını düşünüyorum ben. Sarp, Melek'e geçtiğimiz bölüm seni asla
bırakmam derken bile hemen kalkıp gidecekmiş bir hali vardı resmen. Neyse
ikilinin uyumunu geçip Celal Baba'nın ilişkilerini öğrenmesine gelirsek
beklediğimden daha sakin karşıladığını söyleyebiliriz. Tamam bir silah
tutuşturmuş olabilir Sarp’ın eline ama tek kurşun verdi bu da bir şey. (Fazla
mı pozitifim ne?) Bu arada benim bünye daha fazla Sarp’ın o artistik silah
hareketlerini kaldıramaz bakın söylüyorum. O nasıl sahneydi lütfen ama? Ne
şekil şaşıracağımı bilemedim. Şimdi, fazla imkansız bir sahneydi açık konuşalım
dostlar, ama çok keyifliydi kabul! Yeri geldiğinde zehir gibi olan zekası
sayesinde, Celal Baba ve hatta Davut, Sarp olmasaydı bu güne kadar sağ kalamazlardı
bu çok bariz. İçten içe Celal Babamız seviyor Sarp’ı bence. Sarp da müdüre
karşı açıkça Melek aşkını ‘sevdiğim kızı kaçırdılar.’ şeklinde itiraf edip aşk
ağına dolandığına göre bizce de münasiptir, oldu bu iş.
Alyanak ise haftalık güldürme kotasını doldurdu neyse ki.
İkinci Selami seçmelerinde kırdı geçirdi beni yine. Yusuf Müdür'ün kendisinin
kopyası olan oğlunun Alyanak'ın işlerine karışıp, Sarp’a da bulaşıp sonra yine
dönüp dolaşıp Yusuf Müdür'le Celal’i birbirine dolayacak olması cidden şaka gibi.
Ama burdan fazla malzeme çıkarılacak gibi görünüyor.
Coşkun’un Melek'i kaçırarak Celal’in karşısına yeni bir
düşmanla çıkması fazla basit bir hareket gibi geldi bana. Coşkun’un
bildiklerinden ötürü başlı başına güçlü bir düşman olarak gösterilmesi Yaşar
karakteri fazla yüzeysel katıldı hikayeye bence. Kalıcı bir karakter olacağını
düşünmüyorum hele bir de kebapçıya yakalandıktan sonra. Coşkun’un Melek'e senin
de aileni biliyorum dedikten sonra ailesi zaten gözleri önünde ölmüş olan
Melek’in gerçekten mi diye şoklara girmesi bölümün en mantıksız kısmıydı. Her
ne kadar bölümün son sahnesinde Celal’in Coşkun’u orada öldürmesine Melek’in
engel olacağının sinyalini almış olsakta Coşkun’un bölüm sonunda Celal’in öz
kızının Melek olduğunu pat diye söylemesi çok daha keyifli olurdu. Bu kaçırılma
olayının Melek ve Celal babanın bozuk aralarının düzelmesi için bir fırsat
olacağını düşünmüştüm ama Melek gerçekleri öğrendiğinde iki bölüm önce
izlediğimiz kavgadan çok daha şiddetli sahnelerin bizi beklediğini söyleyebiliriz.
Bir sonraki bölümü merakla bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere…