On bir haftadır ‘İçerde misin?’ soru kalıbına günlük
hayatımız başta olmak üzere bambaşka bir anlam katan, bu yapımda emeği geçen
herkese öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Yine on bir haftadır akıl sağlığını
kaybetmek pahasına içerde olan Yusuf Müdür’ün adamı Sarp’ımızı, Celal Baba’sını
korumak için polislerin içerisinde olan Mert’imizi ve tek işi Kebapçı Celal’i
yakalamak olan dünyanın en amatör organize suçlar ekibini ayakta alkışlıyorum
huzurlarınızda. Sanırım bugüne kadarki tüm ters köşelerin arasında beni en çok
şok edeni, hazırlıksız yakalayanı bu bölümde izlediğimiz oldu. Geçen haftaki
bana o durgun gelen, heyecansız sahnelerden sonra bu bölüm gerçekten her
anlamda muhteşemdi.
Bölüm başında aslında çok güzel bir aile saadeti izledik. Ne
yazık ki bunu sadece bizler biliyoruz şimdilik. Mert’in, Umut’u bulmak adına
verdiği çabaları izlerken içim zaten ayrı kıpırdaşıyordu, bir de Sarp’ın Umut’u
aramasına aslında Umut olan Mert’in de katılması daha da gerdi beni. Böyle de
cümlede garip duruyor ama derdimi anladığınıza eminim. İçi acımayan var mı Sarp
ve Mert’in beraber olduğu sahnelerini izlerken Allah aşkına?
Alyanak olayında kavga etmediklerinde ne kadar güzel bir
ikili olabileceklerini gördük bu bölüm. Mert her ne kadar kanı ısınmadığını
söylesede yanlış hissediyor o abisi, küçük o daha. Birinci bölümden beri
diyoruz biz, kan çekiyor onların hepsini. Daha çok beraber göreceğiz Yılmaz
kardeşleri hissediyorum ben. Dizinin en sevdiğim kısımlarından biri, ikili
ilişkiler arasındaki dengelerin çok sağlam yaratılmış olması. Sarp, Mert, Eylem
ve Melek arasındaki ikili hatta üçlü ilişkiler çok güçlü kuruluyor. Bunu ilerde
izlemesi daha da keyifli olacak bence. Sarp sert, az daha zorlasak içinden
gerçek bir mafya çıkacak kadar güçlü ama bir o kadar da duygusal iken, Mert’in
ne kadar komik ve eğlenceli ama aslında kendisini arayan yalnız, kırgın bir
çocuk olduğunu görüyoruz. Aslında iki kardeş birbirinin eksik yönlerini o kadar
güzel tamamlıyorlar ki… Valla tüm hikayede en merak ettiğim şey birbirlerinin
kardeş olduklarını nasıl öğrenecekleri. O sahneleri sabırsızlıkla bekliyorum.
Diğer olaylar elbet hallolur bir şekilde, lütfen bize iki kardeşin kavuşmasını
en kısa zamanda gösterin ey senaristler!
Uzun zamandır Mert- Eylem’cilerin isyanı bu bölümle sona
ermiştir diye tahmin ediyorum. Yalan yok, bu ikili fazla sevimliler. Eylem bu
bölüme kadar fazla sakin geliyordu bana ama bu bölümde izlediğim Eylem’in hep
böyle kalmasını istiyorum çünkü fırlama Mert’e anca böyle uyum sağlayan biri
yakışıyor bence.
Bu bölümde kesin kararımı verdim ben. Mert tek başına bir
organize suçlar ekibi resmen. Valla şubeyi yapsınlar bu çocuğun üstüne
kurtulalım. Hayır hem bizim müdürü, hem de Celal Baba’yı idare ediyor bir de
mübarek. Bunun Kebapçı Celal’i yakalama ekibi de ordan oraya gitsin anca. Bu
bölümde pek bir aşmış gördüm Mert’i şaka bir yana. Sarp’a iki kez yardım etti
sonra bir de gitti Coşkun’u buldu. Bölüm sonu bombasını Sarp patlattı ama beni
asıl merakta bırakan Mert’in bulunduğu durum oldu. Sarp’ın Yusuf Müdür’e büyük
öfkeleneceğini tahmin ediyorduk. Öyle oldu da zaten - bu arada söylemeden
geçemeyeceğim ilk Necip sahnesinde Çağatay Ulusoy’un nasıl mükemmel oynadığına
şahit olmuştuk, yine nerdeyse benzeri bir sahne olan bu bölümde oyunculuğunun
üstüne bin katarak yaptı yine yapacağını helal demek istiyorum - sonuna
kadar da haklı tabii ama bence işin ucunda Celal Baba düşmanlığı olduğu için
ikisinin arasının bozulacağını düşünmüyorum ben. Necip meselesinde gerçeği de
geri dönüp Mert’in bıraktığı zarfı görerek öğrendiğini tahmin ediyorum.
Sarp- Müdür arası olur da bozulursa da bozulsun, hak etti Yusuf Müdür gıcığım
ona da, kendi çıkarları için o da Celal’in Mert’i kullandığı gibi çocuğu
kullanıyor.
Asıl merak ettiğim bir sonraki bölümde Mert’in Coşkun karşısında
ne yapacağı. Coşkun’un Melek’i tanıyorken, Mert’i hatırlamaması çok saçma olur.
Mert, orada Coşkun’a gidip de saldıracak biri değil bence. Tamam, ‘Partiii!’ diye
ortamlara giren bir çılgın bir polis olabilir ama Coşkun gibi önemli birini
orada tek başına kaldırabilir mi? Bilemedim. Mert’in yani Aras Bulut İynemli’nin
de son sahnedeki oyunculuğundan bahsetmeden geçersem büyük haksızlık etmiş
olurum diye düşünüyorum. Yüzündeki nefret, öfke ve korkuyu aynı anda gördüğüme
yemin edebilirim resmen. Her geçen bölüm, tüm karakterlerin rolüne kaptırıp
gittiğini düşünüyorum, bilmem katılır mısınız siz de bana? Olaylar açılmaya
başlıyor, heyecanlar artıyor, gerçeklere her bölüm bir tık daha yaklaşıyoruz
ya, onlar içerden kopmaya bir adım daha yaklaştıklarında bizler daha da içeride
kalıp bağlanıyoruz. Kendi adıma konuşursam özellikle her karakter daha da
bağlamaya başlıyor beni diziye.
İnanır mısınız Davut bile her geçen bölüm ayrı merak
uyandırıyor bende. Celal Baba’nın dediği gibi Sarp ve Davut’un yan yana çok
güzel durduklarını düşünüyorum ben de. Davut’un psikopat olduğu konusunda
hemfikirizdir herhalde çoğumuz, Sarp da maşallah fazla cesur. Düşünüyorum, yan
yana yakışsalar da maalesef kimya tutmuyor, onların da dedikleri gibi
kaçınılmaz sona yaklaşıyorlar. Ya Sarp, ya Davut… Belki ortada Melek faktörü
olmasaydı bu ikiliyi beraber görebilirdik ama artık pek şans veremiyorum ben de.
O yüzden hemen şiddete kayıyor aklım maalesef. Bu ikiliden bir kavga sahnesi
gelse ilerleyen bölümlerde izlemesi fena olmaz bence. Madem barış
yapamayacaklar, geriye savaş kalıyor ne yazıkki. Geçen hafta birbirlerine ne
kadar benzediklerinin tespitinde bulunmuştum. Hala öyle olduklarını düşünüyorum
ama ikisinin de havası bir başka be, biri silahını ayaklarıyla artistik şekilde
çeker, birinin zaten maviş gözlerinden psikopatlık akar falan. Yok ya kalsın
vazgeçtim bunlar yan yana gelince ortalık alev alır valla.
Aksiyonun dışında nokta vuruşu olan eğlenceli kısımların
olmasına da bayılıyorum. Bu bölümde de bir çok keyif aldığım yerlerden
bahsetmeden geçemeyeceğim. Söylediğim gibi dizide karakterlerin arasındaki dengeler
çok eşit ve güzel kuruluyor. Mert ile Sarp canımlı cicimli konuşurken hemen
aksiyonlu sahnelere geçiş yapabiliyoruz. Sonra bir bakıyoruz ‘kötü kız Melek,
pis kız Eylem’i’ izliyorken Alyanak’ı yakalamaya gidiyoruz falan. Araya Yeşim
yengemizin Melek ve Davut arasında yaptığı çöpçatanlığı katmaları da ayrı bir
komik olmuştu yani bayağı eğlendim. Yeşim de az deli değil var ya!
Yine de bir Mert Karadağ olamazlar. Her gittiği yerde Alyanak’ın
dediği gibi ‘Aha geldi organize.’ diyeceğim ben de büyük bir keyifle artık Mert
için. Hak ediyor valla çocuk, kendi ekibinden daha çok organize oldu, tek
başına organizeyi coşturuyor resmen, hallediyor da her şeyi başarıyla. Gerçek
anlamda polisliğe alışıyor git gide Mert. Tıpkı Sarp’ın Celal Baba’nın has
adamı olarak onun işlerinin içine daha çok girmesi gibi. Allah affetsin Celal
Baba’nın oğlu Sarp deseler inanacak noktadayım ben artık. Neyse abartmamak da
lazım ama ters köşelerimiz var oldukça biz daha çok heyecanlar yaşayacağız
belli. Ancak bu hafta dizi beni hashtagi konusunda çok üzdü.Tak taka tak, tamam
Coşkun geldi sanırım hoş geldi de bizi ‘İçerde’ ve türevleri hashtaglarından
mahrum bırakmasınlar lütfen!
Coşkun, Mert’i coşturduğu gibi sanırım beni de baya etkiledi.
Ben biraz fazla sabırsızım galiba sırların ortaya çıkması konusunda. En azından
en kısa zaman da umarım Coşkun ve Sarp’ın yolu kesişir de olaylar biraz daha
alevlenir. İçerde kalmanız dileğiyle efenim…