Bu bölümü iyi ki evimde ve ekran karşısında izleyebildim. Yurtta bilgisayar ekranında izlerken çıldırıp kendimi nerelere atabilirdim? Doğrudur, kendimi koltuktan atmışlığım vardır. Öncelikle sakin sakin dizi başlangıcıyla başlayalım. Defne geçen haftaki bölüm elinde telefonla kime haber verdiğini merak ediyordum. Tabii ki İso’ymuş. Ömer’e o kadar kızgınken İso, ayrıca Defne’nin en yakınıyken orada laf edilemeyecek kişi konumundaydı. Ömer ‘’Nereye Defne?’’ diyemezdi. Ancak arkadan bakakalabilirdi. Defne de öpücüğü irdelemek yerine ancak sabaha doğru koşa koşa Nihan’a anlatabilirdi.

Nihan’a kocaman kalpler yollamak istiyorum. Ömer’i övgülere sığdıramayışın, Ömer’in Defne’yi öptüğünü duyduğundaki tepkin tıpatıp K.A fanları değilse kimdir? Üstüne ağabeylik taslama havalarındaki Serdar’ı allem edip kalem edip kandırıp üste çıkışın hayran olunası. Bu bölüm tek beklentiye girip üzüldüğüm an ise senin açından İso’yla olan sahneydi. İso hepinizin kötü, mutlu, âşık hallerini anlarken, o üzüntülü İso’nun peşinden gitmeyişindi. İso’yu neden anlamıyorsunuz?

 

İso, ah İso, canım İso…  Seni değil bizi vurdular. İçimizi dağladılar. Sen Defne ile sohbet ederken âşık olduğundaki hallerini hayal ederken seni üzdüler.  Sen badem ezmesi yemeyi hayal ederken sevdiğin kızın evli olduğunu öğrendin. Sen kimi sevsen üzüldün be İso. En sevmediğin hallere düştün bilmeden, hiç istemeden. En kötüsü de çok sevdin, çok üzüldün be İso. Senin sesinden dinlediğimiz Turgut Uyar dizeleri en has haliyle anlattı seni ve acını.

Tarihe gömülür o kadar ‘’ *        

 

İso’dan başka Ömer dağladı beni.  Sonsuz arkandayız Ömer. Ne demek Ömer çaldı mı? Defne gibi asla ihtimal vermem. Esinlenmez bile. O tasarım Defne’yi anlatan ikinci şans isteğidir. Dünya devi Vani artık nerede gördü bilemem. Aynı tasarımı iki farklı insan nasıl tasarlar onu da bilemem. Umarım Ömer’in İtalya’da ağırladığı misafirlerden biri vermemiştir. Neden olmasın?

 

 

Defne ve Ömer nasıl güzeller değil mi zor zamanlarda? Koriş’in tanımlarıyla aynılar. Her problemde kanatlanırlar birbirlerine. Pamirciğim işte böyle iddialı sorular sorarsın. Ve karşında Ömer’e Ömer kadar güvenen Defne’yi bulursun. Pamir için geçen hafta sempatik sözler sarf etmiştim değil mi? En iyisi geri alayım. Çünkü sinir kusuyoruz. Ömer ile otoparktaki idealı konuşmalarınıza tamamım. Sonrasında Defne’nin Ömer’e olan güvenini de sınıyorsun. O da tamam. Hâlâ sorun yok.  Sonuçta sen kuzenini tanıyan birisin, üzmek istemezsin. Ömer yapmadı diye düşünürsün ve Defne ile durumlarını merak edersin. Ama Vani’ye haber vermek nedir? Bu adil oyuna uyar mı? Hayır. Bu oyun bile değildir. Bu bir şirketin, insanların kariyeridir. İşsiz kalmasıdır. Ömer’in gururudur. Kuzenini göz göre göre ateşe atmaktır. Haber verdin mi bilemem ama yazıştın. İnternette görebilseler de sen niye üstüne vazife gibi işe karışıyorsun? Aşkla iş birbirine karışır mı? Zaten Defne’ye âşık olmaya başladın. İrite oluyorum. Sen hiç ciddi olma bence. Ömer ile asansör önü konuşmanızdaki gibi çok eğlenebilirdiniz katılıyorum. Böyle olsun, ters düşün kimse istemezdi. O zaman elinden geldiğince kartları açık ve doğrucu oynamaya devam et.

 

Sinancığım sende Ömer’i zor duruma düşürürcesine internet bağlantısı ve üretimi nasıl durdurdun anlamadım. Sakınılacak bir şey, kabul edilecek bir durum yok. Ömer gayet de haklıydı siteyi açtırmakta ve kendine güvenmekte. Defne’nin de hak verişini unutmayalım. Kızdığım diğer konuya geçelim.

 

Sana kızarken Defne’ye kızmamak olmaz Pamir. Defne Ömer’e âşık değilim diye konuşmalarına karışmıyorum. Haklısın. Kendin, İso bebek ve bazen Ömer dışında kimseye belli etmemeye çalışıyorsun. Ama asansörde Pamir kişisi sana alelade yürürken kem küm yapmak nedir? İş konusunda konuş, et. Arkadaş da ol. Ama dikkat et şu beye.