“Ben seni satacağım şef.” Bu
sahne ile başladı sezon finalimiz. Sezon finalleri hep dolu dolu olur.
Dokunaklı, heyecanlı sahneler ile hem bir sezondur izlediğimiz dizinin hakkını
verirler, hem de gelecek sezona hazırlarlar. Devamını merak edelim diye. Ama
daha ilk sahneden ciğerimizi alıp on binlerce parçaya ayırmasaydınız keşke. Emine anne kayıp, kim yaptı, ne oldu bilinmiyor ama birileri Hülya’nın kellesini
istiyor. İki dost, iki can yoldaşı eski surların ortasında vedalaşıyorlar
ağlayarak, ne gerekiyorsa yap diyor Hülya, sahip olmak için 5 yaşından beri
çabaladığı mutluluğunu feda ederek. Mahir de ciğeri bölünmüş bir şekilde
dostunu geride bırakarak anasını kurtarmaya gidiyor. Hülya bir an için bile
tereddüt etmiyor. Acaba mı demiyor. Çünkü Hülya o, sevdikleri için yapamayacağı
hiçbir şey yok. Bir de itiraf ediyor, mutluluğunun kalıcı olmayacağını
düşünürmüş hep “İçimizde bir yerde başımıza kötü bir şey geleceğini zaten
biliyorduk.” diyor.
Mahir’in kendini kaçıranın
Cem olduğunu öğrendiği zaman ettiği küfürleri 10’la çarpıyorum. Hala Cem’in nasıl
bu kadar akıllandığını da anlamıyorum. Sanki biri ona senaryonun textini
vermiş, al oku bunlar bunlar oldu demiş. Her şeyi nasıl anlarsın be adam? İlk
itirafını yapıyor Mahir, kayıtlı mayıtlı ve 400 bin lirayı transfer ediyor. Len
Mahir, komut mu girdin sen, dos ekranı mıydı o neydi? Nereden transfer
ediyorsun o parayı, İsviçre’de offshore hesabın mı var? İnternet bankacılığı
ekranı falan bekliyordum ben zira. Şaka
maka, Mahir her şeyi anlattı gerçekten ve Cem akıllısı iki kamera birden kurarak
kaydetti hepsini. Mahir sonunda kurtulup kayıtlardan birini alsa da, diğeri
kaldı. Hülya’nın en büyük düşmanının elinde onu mahvedecek bütün malzeme mevcut
artık. Zeynep de iş birlikçisi güya.
Zeynep hayata o kadar yanlış
bir yerinden bakıyor ki. Hayatındaki her şey başkalarının suçu. Ve sanki her
şey mükemmelmiş de, şimdi bozulmuş gibi hırslanıyor. Hesabı da Hülya’ya
kesiyor. Aslında sadece önündeki illüzyon bozuldu, o kadar. İleride anlar mı,
değişir mi, bakalım göreceğiz. Emine annenin iğnesini yapması, dağılınca
Hülya’yı toplaması falan da, şaşırttı.
Bütün ters giden işlerin
arasında en azından Emine anneye bir şey olmadı. Yoksa ben kendim gidip bizzat
kesecektim Cem akıllısını. Kaya, Hodor vs. tatlı bir ev hanımı. Kurtarılmasında
payı büyük. Bulaşık yıkadıktan sonra keskin bıçakları cebine koyup, teyzeyi kötü
adamların elinden kurtaran bir cengaver. Gerçekten salak salak gülerek
izliyorum çoğu sahnesini. Kerim’i karşıladığı sahnedeki konuşmaları mesela. Tatlı
tatlı konuşuyor ama tırstırdı koca adamı bir yandan da. Konuşmanın içeriği ve o
vurgusu. Şahane. Aynısını Mahir'e de yaptı, çevir çevir izle, gül, gül dur. Koca
yürekli koca adam. Mahir de çok sevdi zaten. O sevdiyse gerisi teferruat şef.
Acılar bitmedi bu bölüm,
hayat vurdu, şarkılar vurdu. Melek ile Hüseyin’in ayrılması da üzdü, Sezen Aksu
şarkısı eşliğinde bir bankta terkedilme sahnesi. Yanalım ya, kavrulalım biz. Aşk
değiştirir derler ya çok, Hüseyin değil de Melek değişti bayağı bu ilişkide. Doğruluk
kumkumasının kimse bilmesin ama ne olursa olsun birlikte olalım demesinden
belli. Ama burada bitmez bu hikaye. Neden bitsin? Sevenler elbet kavuşur, kesin
bilgi. ^.^
Ah Bayram Bey, vah Bayram Bey. Süheyla reyizin gönlünü nasıl, neden kırarsınız? Voltaj falan diyorsunuz
ama çarpılmayasınız. Süheyla Hanım'ı kızdırmanın bir bedeli olur elbet. Dikkat
edin kendinize, çok sevdiğimizden söylüyoruz. Siz olmazsanız eksik kalırız,
neşeniz, zekanız, babalığınız. Az bile aldınız o Oscarları. Ben de Oscar'ı o her
zaman çaktırmadığınız, bazen güzel kadın görünce kaybolan, keskin zekanıza,
nükteli fikrinize veriyorum. İki erkek çocuğu yetiştirmiş biri olarak kızınıza
malum olaydan ötürü, dünyanın ayarını tek kalemde verdiniz ya, bu ona yeter gerçekten. Bir daha erkek sinekle aynı bankta bile oturmaz,
ki pek sağlıklı bir durum değil bu, sonra 30 yaşını geçince neden evlenmedin
diye başının etini yersiniz, orası ayrı. Sorularınızın cevabını da bulmaya
başladınız sanırım yavaş yavaş. Filiz’den bütün hikayeyi dinlediniz, gerçi
doğum esnasında ıkınırken kaç yüz bin euro istediğini söylemeyi atladı zavallı
ama olsun, onu da sonra şey eder nasıl olsa. Kafası çok karışıksa demek ki. Sırası
gelmişken yazıvereyim şuraya, seninle ilgili de ciddi sorularım var, senin merak
ettiğin şeyler var ise benim de var. Sen diyorum artık kusuruma bakmayınız,
samimiyet olsun artık Bayram Bey, 21 bölümlük hukukumuz var. Çok akıllısın,
Süheyla Hanım'ı tavlamandan belli. Aylin ile olan konuşmada ve sonraki hiçbir
sahnede konuşmaman, derin ve sert bakışların kafama takılıyor, her izleyişimde,
işin içine bir işler mi soktun, durdun durdun, babalığını mı gösterdin,
meraklardayım. Çok da dillendirmeyeyim, 2. sezona varsa eğer sürprizini
bozmayayım.
Ve Hülya. Bu bölüm yine bir
sürü yüzünü izledik keyifle. Mahir'i bırakmayan dost, Zeynep’in peşinde tam
zamanlı ajan, Mehmet ile tam zamanlı anne, Kerim ile tam zamanlı eş, Melek ile
ne olursa olsun destekleyen kardeş, ablası üzgün diye ağlamasını durduramayan
tırlak, Kaya ile Süperman mübarek. Bir de fedakar, çok fedakar. İkinci kez
vazgeçti kendinden, gidip Aylin’i durdurmak varken, Emine anneyi kurtarmayı tercih etti. Çok
çabaladın ama olmadı Hülya, olamadı. Hayat vurdu, şarkılar vurdu, hem de çok
fena. Her şeyi kaybettiğini bile bile yine de gittin eve, zar zor da olsa Kerim
ve oğlunun nerede olduğunu sorabildin. Ama biz biliyoruz ki yeniden doğacaksın
küllerinden. Yine savaşacaksın sonuna kadar. Ne kadar kaybetmiş gibi
görünsen de, Mahir gibi bir dostun var, sen varsın! Yıkılmazsın.
Sevgiler ...
Kısa notlar;
-Süheyla Hanım'ın
Bade’yi sahiplenmesini ayrı seviyorum. Ailesini her zaman koruyup kollayan bir
ana tanrıça misali, çatısının altında kimden mesul ise onu sonsuz korur,
kollar.
-Eve yatılı
psikolog fikri çok güzelmiş bence. Olabilir. Günde 24 saat mesaisi olur, hiç boş kalmaz.
-Bade ile saçlı
gerçekten evlense nasıl olurdu acaba?
-Süheyla Hanım,
Aylin’i bakışları ile dövdü resmen ama iyi ki alıp duvara falan çarpmadı.
-Memo çok tatlı,
ama çok tatlı. ^.^
-Filiz’in Mahir’e
bu kadar güvenirken aslında çok sağlam kazık yiyor olması nedense çok hoşuma
gidiyor. Ne olursa olsun çocuğunu satan birine sempatim olamayacak.
-O kafe boşuna
alınmadı sanırsam. Melek daha dolu hikayeleri ile gelsin, bir silkinsin,
kendine gelsin.
Bu şarkıyı çok büyük bir
keyifle dinliyorum, oyuncusundan, yönetmenine, senaristinden, bütün ekibe,
sevgilerimi saygılarımı iletiyorum. Bence inanılmaz yetenekliler ve yeni sezonu
heyecanla bekliyorum. Az
kaldı tabii. ^.^