Hayat çok gariptir. Hiçbir duygunun fazlasına izin vermez. Hiç beklemediğin anda seni en tepeye çıkartıp ayağını yerden keser, sonra da çıkarttığı tepeden aynı hızla geri indirir. Bazen çok üzüldüğünde, çok kırıldığında aniden mutlu olacağın bir fırsat çıkarır karşına ya da çok mutlu olduğunda sana bu kadarı fazla dercesine elinden alır mutluluğunu. Bu, hayatın bizimle dalga geçiş şeklidir belki de. Bu bölüm hayatın Cansu'yla nasıl dalga geçtiğini izledik.
Cansu olayları duyar durmaz, işten kovulmasını unutup annesinin yanına, annesine destek olmaya koştu. Annesinin bu kadar olaydan sonra kimseyle görüşmek istemezken, bir anda yanına sadece Cansu'yu çağırmasıyla Cansu annesine destek olabileceğini düşündü. Fakat karşısındakinin anneliğin ne olduğunu bilmeyen sadece kendisini doğuran kadın olduğunu unuttu. Bence doğurmakla anne olmak arasındaki ince çizgiyi bir türlü geçemiyor Süreyya. Belki de bu yüzden Süreyya'ya yapılan hiçbir kötülük onunla empati kurmamı sağlamıyor. Kendi çocuğuna bile bu kadar kötü davranan birinin içinde azıcık iyilik barındırmasını beklemiyorum. Süreyya'nın sürekli küçümsediği Işıl'dan zengin doğması dışında bir farklılığı yok. En az Işıl kadar Süreyya'nın da Metin'le parası ve Koral soyadı için evlendiğini düşünüyorum. Şimdi Süreyya zaten zengin bir aileden gelmiş diye düşünebilirsiniz ama Metin fakir bir ailede doğmuş olsaydı Süreyya Metin'e âşık olur muydu? Sanmıyorum. Süreyya'nın kendi eksikliklerini kapatmak için etrafına saldırmasına şaşırmadım ama Bediha Hanım'ın Süreyya'nın oyununa nasıl bu kadar kolay ikna olduğunu anlayamadım. Bediha Hanım’ın derneği iki kadının savaş meydanı olarak kullanmasına izin vermesi, kuralcı ve asil duruşuna yakışmadı. Anlayamadığım bir başka olaysa Süreyya ile Cansu arasındaki bitmek bilmeyen nefret. Açıkçası Süreyya'nın anlattığı hiçbir şeyde Cansu'dan nefret etmesini gerektirecek mantıklı bir neden bulamadım. İlk bölümden beri Koral ailesi benim için gizemli ve anlaşılmaz.
Cansu'nun işe döneceğini ve bunu ağabeyi sayesinde yapacağını, ağabeyine yaşadıklarını anlattığı andan itibaren anladık ve bu Koral'lar arasında Can Koral'i beş adım öne çıkardı. Can'ın Cansu'ya bundan sonra yanında olacağına dair verdiği sözde de samimi olduğuna inanıyorum ve Cansu'ya olan korumacı tavrının devamını bekliyorum. Cansu abisinden gördüğü bu güzel hamleyle Oliva'ya ve Kerem'e geri döndü. Kerem'le aralarındaki tatlı atışmalar çok güzeldi. Kerem'in Cansu'ya davranışlarına bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Kerem o kadar düşünceli bir adam ki hayran olmamak elde değil. Köfte hazırlaması, Cansu işe döndüğünde yaptığı konuşma ile Cansu'nun kalbini çalmaması zaten imkânsızdı. Cansu tam mutlu olmaya başladığı anda Ece'nin duyduğu hayranlığı aşk sanmasıyla bir anda Kerem'e karşı tekrar koruma kalkanlarını kaldırdı. Kerem, Cansu'ya karşı kâğıtlarını açık oynuyor. Cansu'ya ilgi duyduğunu her fırsatta belli ediyor ama Kerem'in Şirin'e karşı tutumu Kerem'in Cansu'ya olan duygularına olan inancımı zedeliyor. Artık Şirin'e kesin bir çizgi çizmesi lazım aynı Ece'ye çizdiği gibi.
Kerem Ece'ye karşı hiçbir şey hissetmediğini her fırsatta belli ediyorken Ece bununla yüzleşmemek için kendini biraz fazla zorladı ama neyse ki çok geç olmadan anladı Kerem'in kendisine karşı hiçbir şey hissetmediğini. Neyse hatanın neresinden dönersen kar Ece'cim, bir de yanındaki dünyalar tatlısı Mert'i fark edersen tam olacak. Mert tartışmasız dizinin en eğlenceli, en tatlı karakteri. Mert sahneleri yüzümde istemsizce bir gülümseme oluşturuyor. Ece ve Mert sahnelerinin daha çok olduğu bölümleri heyecanla bekliyorum.
Son olarak Kerem ve Cansu'nun park sahnesine bayıldım. Keşke Şirin’in varlığını orada, o kadar mutluyken öğrenmeseydi. Biraz mutlu kalsaydı ama kader işte Cansu'ya da farklı davranmadı. Cansu bu saatten sonra Kerem'e nasıl güvenecek, bilemiyorum. Umarım artık Kerem, Şirin olayından kurtulup Cansu'nun yaralarını bir an önce sarar.
Üçüncü bölüm diğer bölümlere göre biraz daha durağan geçen ama dördüncü bölüm de yaşanacak olaylara zemin hazırlayan bir bölüm olmuş. Siz üçüncü bölümü nasıl buldunuz?
Söylemezsem Olmaz
• Bu bölüm o kadar çok flashback oldu ki bölümü iki kere izlemiş gibi oldum.
• Son salıncak sahnesi çok güzeldi. Karakterlerin iç seslerini duymaya bayılıyorum.
• Karaoke sahnesinde Gülen Gözler'e verdikleri selama bayıldım.
Haftaya görüşmek üzere…