"Rüya mı bu?”
“Rüya değil masal, bizim masalımız... 1001 geceden de uzun, hiç bitmeyecek bir masal...”
Dizileri en gerçek ve en unutulmaz kılan, ne kadar gerçeği hissettirdikleri, oyuncuların yaşanmışlıklarını ne kadar izleyiciyle paylaşabildikleridir... Beni Affet, son bölümüyle beşinci sezonu ve 1000 bölümü geride bırakırken, öyle keyifle izleyicinin kalbine dokunmayı, onu adeta setin içine dahil etmeyi başarmış ki, son karede ekrana bakarken dudaklarım kapanmadı, içim gülümsedi. Sahici kimlikleriyle, gerçek duygularını paylaştılar bir bölüme sakladıkları minicik bir 1000 bölüm kutlamasıyla...
Yaratıcılık ister bir diziyi sıkmadan, zorlamadan, yormadan 1000 bölüm, beş yıl ekranda tutabilmek. Gerçek hayattan parçalar eklemeyi, umudu, aşkı, hayali, acıyı, öfkeyi, ama yine de ve yeniden iyiyi yaşatabilmeyi sentezlemeyi gerektirir.
Bir rüya yaratmış senarist ekrana yansıyan... En kötüsünden en iyisine gülümsetmiş herkesin yüzünü, aşkları bağlamış kalplerinden birbirine. Kötülüklerin bile gülen bir yüzünü yansıtmış ekrana, adeta onların da yalnızca bizler gibi yeryüzünde birer suret olduğunu anımsatmak istercesine. Kötülüğün bürünülen rolde kalmasını, gülen yüzlerin seyirciye ulaşmasını sağlamış senaryoya Bahar’la eklediği küçücük bir rüya sahnesi ile...
Yeşilliklerin ortasında kocaman, birarada bir aile... Yönetmen Bergüzar Demiroğlu sosyal medya hesabından paylaştığı resimle demiş ki:
"Yayında ve yapımda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Herkesin emeğine yüreğine sağlık... 1000 olduk 5 sezonu devirdik... Herkes aynı heyecanı paylaşarak çalıştı... Kalp kırdıysak affola...”
İçinde insanın her yüzünü taşıyan Sedat ve Hasret, iyiliğin timsali Bahar ve Feride, kalp gücünün aynası Kemal ve Cüneyt, aile olmayı anlatan Sevgi ve eşi, gülümsemeyi anımsatan Nazoş, iyileşen bir kalbi hissettiren Eylül, aşkı yeniden hatırlamayı ekrana taşıyan Umut, Murat ve Levent, Neriman, Yıldız, Ferman ve diğerleri... Onlar olsa olsa, pek çok kalbi ekrana bağlamıştır...
Hepsi hayattan bir insan, her aktarılan hayattan bir kare dizilerde... Onlar oynuyor, izleyenlere yaşatıyorlar... Emeklerine, yüreklerine sağlık.
----
"Rüya mı bu?”
“Rüya değil masal, bizim masalımız... 1001 geceden de uzun bir masal. Hepimizin inandığı, hiç bitmeyecek bir masal...”
İlk yazımda “Beni Affet hayata ve hayatın insana sunduğu her şeye inananların dizisi...” demiştim, böyle bir kesişme yaşayacağımızı bilmeden... Doğru hissetmişim, doğru hissettirmişler...
İyi ki inandınız, iyi ki inandırdınız... Başımızda bahar çiçeklerinin açtığı sezonlarda, nice 1000’lere!