Kördüğüm’ün bu bölümünü izlerken aklıma bir soru geldi. Sizce de farkında olmadan, geçmişimizdeki derin izler gün yüzüne çıkıp, hayatımızı direk olarak şekillendiriyor olabilir mi? Bu soruya ilk etapta, "tabii ki" diyebilirsiniz ancak daha genel düşünün. Çocukluğumuzdaki acılarımız, mutsuzluklarımız bugün yaşadığımız hayatta yoklar mı? Hepsi bizimle. Hafızamız, çocukken oluşmaya başlarken hepsi beynimizdeki ilgili çekmecelerde yerlerini aldılar. Temiz ve ütüsü bozulmadan orada duruyorlar. Çekmeceler beynimizde olan her karmaşada açılıp kapanıyor ve her açıldığında kimi zaman iyi, kimi zaman da kötü olarak hatıralarımız olarak önümüze geliyor. Gün içinde gelmezse de, gece rüyalarda geliyor. Şuan ki yaşamınızı bir düşünün, eşinizi ya da ilişkinizi, işinizi, sosyal çevrenizi, hayatınızı… Eş seçiminiz, işinizde karşınıza çıkan zorluklar, hepsi geçmişinizden gelen bazı tınıları çınlatıyor mu kulaklarınızda? Yaşamdaki amacımızı ve şuan ki hayallerimizi sizce geçmiş kördüğümlerimiz yaratıyor olabilir mi? İnanın, bu kördüğümler hayallerimiz de dâhil, her bir düşüncemizi teker teker etkiliyor.
Dizinin bu bölümünde Murat’ı ve Ali Nejat’ı ya da Umut’u izlerken onların geçmişi ve bugününü bir kıyaslayayım dedim. Örneğin Murat, geçmişte babasını kaybetmiş, muhtemelen de en yakın arkadaşı dediği Ali Nejat’ın babası buna sebep olmuş. Ali Nejat, onun çocukluğundan beri bir arada olduğu, beraber oyun oynadığı, ders çalıştığı, piyano çaldığı, araba kullandığı ve kız tavladığı yani hep yakınında olduğu ancak uzaktan baktığı bir en yakın arkadaş. Dolayısıyla Murat onu yaşamı boyunca kıskanmış. Hep izlemiş, belki bilmeden taklit etmiş, beğendiği kızla çıkmış, aldığı arabaya binmiş. Bu büyüme sürecinde Ali Nejat hep ilk tercih edilen, hep daha çok sevilen, şımartılan, ondan daha yakışıklı ve mutlu olmuş. Bu durum da Murat’ta o bile farkında olmadan bir travma yaratmış, böylece kendine olan özgüvenini yitirmiş. Tüm hayatını Ali Nejat’ı mutsuz etmek ve babasının ölümüne sebep olanları cezalandırmaya adamış. Biliyorsunuz bütün bunları bu bölüm zeki Feyza Murat’ın yüzüne söyledi.

Bana mı dedin?
Ali Nejat, çocukluğunda onu hiç takdir etmeyen bir baba ile annesiz büyümüş. Hep kendini kanıtlamaya çalışmış ancak bir türlü yapamamış. Babası o kadar mükemmeliyetçi bir karakter ki, onu memnun etmek imkânsız. Bu baba ile büyümek demek, zaten yanlış yapmak demek. Bir yanlış değil, birçok yanlış. Hep hata yaparak belki de ona olan isyanını dile getiriyor. Kural olmadan da mutlu olmanın tadını çıkarıyor. Bu tadı Ali Tarık Bey de alsın istiyor. Kaan eve geldiğinden beri ona nasıl daha iyi bir baba olurum diye düşünüp, yaptığı birçok hareketle de kuralsız da iyi baba olunabileceğini herkese kanıtlıyor. Ali Nejat, sebep olduğu trafik kazası ile kaybettiği yeğeni için bir araba projesini de hayata geçirmek istiyor. Çünkü eğer bu araba projesi hayata geçerse yeğeni de canlanacak. Bu sebeple ne olursa olsun, bu amacını gerçekleştirmek istiyor. Şimdi size soruyorum, arabaları sevmesi mi yoksa duyduğu suçluluk duygusu mu bu projeyi bu kadar vazgeçilmez kılıyor?
Umut, çocukluğunda babasını kaybetmiş. Üstelik babası kendi mesleğinde en çok yapmak istediği şeyi yapacağı sırada hayata gözlerini kapıyor. Bu da yıllar sonra Umut için gerçekleştirmek istediği bir proje haline geliyor. Hem de ne pahasına olursa olsun. Umut’un Naz’a hayranlığı da aldıkları yeni arabaya onu bindirmemesi ile başlıyor. Yani evliliği dâhil hayatındaki her şeyi bu sahip olamama, eksiklik duygularının beslediği bir travma şekillendiriyor. Yakın çevresine bile hırçın ve saldırgan tavırları var. Yapmak istedikleri Umut için o kadar önemli ki, bu istekleri sekteye uğratan her adım, her düzensizlik onda saldırı ve savaş temalı bir ruh hali yaratıyor. Naz’ı aldatması ise, Naz’ın teslimiyet duygusunu hissedememesi ile oldu. Naz’ın maddi ve manevi olarak ondan güçlü olması onu rahatsız etti. Kendine güvenini yitirdi ve Naz ondan memnun olmadıkça, Naz’ı mutsuz ederek ondan intikam aldı. Aslında hayattaki amacına ulaşma yolunda Naz bir engeldi. Farkına varınca bu durumdan kurtulmak istedi.
Dikkatle izleyince sadece Ali Nejat, Umut ve Murat değil, tüm karakterlerde farklı düğümler gördüm. Onların da bizim gibi bugünkü yaşamlarının büyük bir kısmını geçmişin izleri oluşturuyor. Bu samimiyeti ve doğallığı yüzünden seviyoruz Kördüğüm’ü. Karakterleri bir bütün olarak düşününce ise, bu düğümlerden beslenen ve zamanla çözülecek koskocaman bir düğüm var önümüzde. Gelecek bölümlerde bu Kördüğüm’de bakalım hangi ipler gevşeyip açılacak?