Pazar akşamları program yapılmaz denir ama artık bir programım var sanırım. Hep beklenen bir öykü ile sonunda buluştuk: Oh be ya ikisi bir arada BİLİM ve ŞAMANİZM. Sonunda bir laboratuar gördük dizilerde, aşk, aldatma, entrika dolu günümüz dizilerine bambaşka bir dizi eklendi diye düşündüm. Neden Türk tv sinde bilim ve macera yok, sadece polisiye dizi midir heyecan? diyen bizlere sonunda 46 kapak oldu. Hiç eleştirmeyin. Bu bir ilk. Alın size uçuk bir lab, alın size kromozom, DNA, alın size uzaktan nöro nöro operasyonlar, alın size gizem dolu bir hikaye…
Yıllar önce okuduğum bir kitap geldi aklıma, Jean Christophe Grange’in ikinci romanı Taş Meclisi. 46 gibi o da Şamanizm, psikoloji, parapsikoloji ile ilgili bir hikayeydi hatta sanırım filmi de vardı bilmem hatırlayanınız olur mu? Aslında hasta iyileştirme üzerine çok şaman hikayesi var. Asya, Avrupa hepsi zamanında bu çok tanrılı dinden etkilenmiştir. Şamanizm deneyim anlamında, şaman ise iyileştiren kişi yani kimilerinin dediği gibi büyücü değil, kötü bir olgu üzerine yapılanmıyor. Daha çok şifa verici gibi…
Gerçi 46 da şaman ayini süreci biraz hızlı ilerledi sanki ama yine de bir biyomühendis gözüyle gizem doluydu ve etkileyiciydi diyebiliyorum. Ormanda oluşu, rehber ruhlar, farklı dinlerden katılım, müzik, şaman kıyafetleri, kabile reisi makyajı, semboller, ölü ruhlar..güzel ayrıntılardı. Ancak normalde bildiğim kadarıyla kişi sadece bir şaman ayini sonrası içilen iksir (DMT+bilinmezler) ile bu vaziyete gelemez. Ama iksir içeriğinden değil, süreden ötürü. Yani sanrı birçok şeye bağlı olabiliyor ancak hayvan ruhlarının görünmesi bir sürecin parçası sanıyorum. Bu mertebe Şamanizmde daha uzun bir sürede oluyor.
Halk arasında el verme denilen ve bir çok alternatif tıp yönteminde de misal reiki önümüze gelen inisiyasyon dizide de var. Bu herkesten uzak ve korunmuş yere Murat bir rehber Sude ile katılabilirdi. Pek tabii dizinin ilk bölümüne tüm heyecanı ve sonuna hayata dönüş kıpırtılarını sığdırmak amaçlı yönetmen Serdar Akar süreci kısaltmış olabilir. Şöyle ki bölüm sonunda çalınan iksir örneği ile Ezo’yu diriltme çalışmaları belki ikinci, üçüncü bölüme denk gelebilirdi. Bimem niye Şamanizm biraz kısa anlatıldı ve gösterildi gibi geldi bana. Halbuki sisler altında birkaç şaman ayini hiç de fena olmazdı izleyicinin ısınması için.
Epeydir göremediğimiz yüzler ne de güzel yakışmış rollerine. Aslında sanırım eksik reklam ve tanıtımdan mıdır ben pazar günü 46 ‘yı kaçırdım (Her Pazar saat 23:00 te Star’da) ama bu sabah web'den izledim ve yazmadan edemedim. İlk bölüm çok heyecanlıydı. Genetik Profesörü Murat yani tarife gerek olmayan adam Erdal Beşikçioğlu ve yeni işe aldığı güzel psikoloğu Ceyla yani Issız Adamı paylayan kadın Melis Birkan ve Murat’ın bakıcısı Akbaba Salim Berkan Şal bir maceraya başladı.
Katıldıkları şaman ayini sonrası hayatları değişti. Murat’ın sanrıları etkileyiciydi. Sır dolu babasının ölümü ise tam olarak aydınlatılmasa da, Murat’ın o günü yeniden yaşaması bizleri düşündürmeye yetti. Bu kısım da bilmediğimiz bir şeyler olabilir. Tabi ayinin ertesi sabahı ölen problem baba kim tarafından öldürüldü sizce? Ceyla olabilir mi? O da içti neden olmasın? Annesinin yüzü de yanıktı, ya babası eziyet etmiş bu Ceyla’nın tüm çocukluğunu etkilemiş ve ona düşman olup iksir ile cesaretlenip onu öldürdüyse? Bir de sakallı amca onda da bir gizem olabilir mi? Haha çok güzemli bir dizi olacak bence izlenir, aklıma bir dönem hepimizin heyecan dorukta artarda izlediği Amerikan dizileri geldi. 46’nın ne eksiği var ki, izleriz bir solukta, bu yöndeki dizi mantığının gelişimine de izleyici olarak bir katkımız olur.
Peki bunca karmaşa, macera ve fedakarlık uyuyan güzel Ezo’yu canlandırabilecek mi? Kardeşine düşkünlüğü ile bilinmez bir yola çıkan ve her yolu önce kendi üzerinde deneyen Murat Ezo’yu yeniden hayata döndürmeyi başarabilecek mi? Ceyla ve Murat iki baba kaybı yaşamış karakter bu sır ölümlerin sırrını çözebilecekler mi? Peki çözerken aralarında ne gibi duygusal fırtınalar yaşanacak? İzleyip görelim öyleyse.