Kısmetse Olur: Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı

Kısmetse Olur: Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Ali, bu kızı üzme!
Kısmetse Olur’da nihayet aylardır aklımızdaki soru işareti cevaplandı. ‘Bu program nasıl bitecek, ne zaman bitecek?’ diye dertlenenler olarak cevabımızı aldık. Geçtiğimiz hafta Seda Hanım’ın açıkladığı üzere, kısa bir süre sonra evde bir gong sesi duyulacak, ve o andan itibaren eve yeni bir giriş olmayacağı gibi, eleme de yapılmayacak. Gong sesi ile yarışmanın sonu arasında kimler varsa izleyeceğiz, ve sonunda bir çift (eğer varsa) hayallerine kavuşup evlenecek. Neden her çiftin hayalinin evlenmek olduğunu varsaydığımızı sormak isterdim ama bunun için fazla yorgun, fazla yaşlı ve parasının çok fazla bir kısmını eş dost düğünlerinde çeyrek altın yapmış birisiyim.

Geçtiğimiz haftanın bence en neşeli olayı Ali-Mehtap ilişkisiydi. Mehtap’ı, nedenini kendime bile anlamatadığım bir şekilde çok seviyorum. Onca senaryonun ve kurgunun içinde Mehtap bence hayatın ta kendisi, bu yüzden o üzülünce üzülüyorum, o ağladığında gözlerim doluyor. Son eleme gecesi, Ali elenme adaylarından biri olunca Mehtap’ın ‘Aşkımdan değil, şanssızlığıma ağlıyorum.’ demesi o yüzden  tarif etmemin imkansız olduğu bir şekilde dokundu bana. Sanki Mehtap mutlu olsa, hepimiz mutlu olmuş sayılacağız. Ali ile birbirlerini tanıma yoluna girdiler Kısmetse Olur deyişiyle. Ali, bayıldığım bir insan değil, bana kalsa Mehtap Murat’la devam etse daha iyiydi ama madem Ali’yle olmak istiyor, pekala. Ali’yi omuzlarından tutup ‘Bu kızı üzme’ diye bağırmak istedim bir an. Bazı insanların her şeyi olur, herkes onların peşinden koşar da bir türlü mutlu olmazlar ya, bir de onun tam tersi, yaşadıkları her anı tırnaklarıyla kazımış insanlar vardır. Sanki Mehtap onlardan gibi geliyor bana, çok mutlu olsun istiyorum, Ali’lye ya da değil.

Aşkıııım, baksana bana

Gelelim popüler çiftlerimizden Hazal ve Emre’ye. Hazal, geçen hafta Emre’nin hiç romantik olmadığından, ona ‘Aşkım, sevgilim’ demediğinden dert yanıyordu. Bu bir senaryo olabilir, siz oyuncu olabilirsiniz, ya da alenen gerçek hayatınızı izleyebiliriz umurumda değil, kızlar size yalvarıyorum, sevgilinize ‘Bana aşkım demedin.’ diye trip atmayın. Aklınızı mı kaçırdınız, siz tam olarak neyin peşindesiniz? Dinlemeye en tahammülüm olmadığı öykü bu. Emre benim kadar tahammülsüz bir insan değilmiş anlaşılan ki Hazal’ın yakarışlarını duydu, ve geçtiğimiz haftalarda ona tepeden güller döküp bir kahvaltı hazırladı. Aralarında geçen şu diyalog, kadın erkek ilişkisinde neden bir metre bile yol alamadığımızın bir tarifi olarak bence burada dursun.

-Hiç bekliyor muydun böyle bir şey yapacağımı? (Emre burada hazırladığı kahvaltıdan bahseder.)

-Aklıma bile gelmemişti. (Hazal burada kahvaltıya olan şaşkınlığını ifade eder.)

-Demek ki mucizeler, onları beklemeyince oluyormuş. (Emre burada, hazırladığı kahvaltıya mucize der.)

Bildiğin yağda yumurta yapmaya, bir peynir, iki domatese mucize der. Elbette ‘Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’, ama bir tavaya az yağ döküp üstüne iki yumurta kırmasınının mucize olarak algılanmasını bekleyen erkekler oldukça kadınlarımızı da geldikleri noktada fazla yargılamamak lazım. The Bachelorette izlemiyoruz nihayetinde, burası Kısmetse Olur evi. Emre ve Hazal ilişkisinde yine de umut görüyorum. Ayça’nın aşırı fevriliklerinin ve kendini harbi insan diye adlandırıp bunun altında yaptığı nobranlıkların yanında, Hazal bebek gibi bir insan.

Kısmetse Olur’da en çok Ali ve Mehtap aşkını, bir de Melis’in akibetini bekliyorum diyerek sözlerime son verirken, yeni bir haftada buluşmak dileğiyle iyi seyirler dilerim.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER