Kiralık Aşk: Tanışalım mı?

Kiralık Aşk: Tanışalım mı?
Bir kalem nelere kadir be...
Giden sendin, dönen sen olacaksın. Bende, sana ait son kalan şeyi, bana geri vermek için döneceksin. Sende bana dair kalanları unutamadığın için geleceksin. Bir kaleme sinmiş kokumla yetinmemek için geleceksin. Tenime değmiş, senin olan, elinde son kalmasın diye döneceksin. Uçurumun kenarın da yürüyoruz madem, kaçmamış olmak için geleceksin. "Biz neden istediğimiz gibi yaşayamıyoruz" sözünü yutmamak için geleceksin. İçini dürten merak yüzünden geleceksin. Benden vazgeçmediğini göstermek için geleceksin. Gözlerimin içinde duranı görebilmek için geleceksin. Yeni bir yıla mutlu yıllar diyen bir notla değil, notun sahibiyle girebilmek için geleceksin. Birkaç kaşık fıstık ezmesini paylaşabilmek için geleceksin. Gelmek isteyip de, vazgeçtiğin her an için geleceksin.
 
Buyurun size söz verdiğim gibi "kalemin sırrı" Defne'nin içinden geçtiği, Ömer'in anladığı gibi. (Bence böyle yani..)
 
"Beklentileri yükseltmediğimiz iyi olmuş kapının arkasında olanlar için" diyerek başlayacağımı düşünmüştüm bu hafta yazıya, ama aslında beklediğimden çok daha fazlası oldu. Çoğumuz bir öpüşme sahnesi bekledik, öpüşeyazdılar ama aslında beklentileri aşan yer başkaydı. “Bunun ne demek olduğunun farkında mısın?” diye soran Ömer ve “farkındayım “ diyen Defne. Tüm beklentilerin fazlasıydı çünkü. Lakin beklentilerin denizini aşıp, Sude deresinde boğulan da bizim saftirikler oldu yine. “Hay ben bu Sude’nin zamanlamasını” diyerek topumuz tırım tırım kendimizi tırmaladık.
 
Dur şimdi, ikisi de farkında, bunu hep beraber duyduk, duydunuz değil mi? Yahu akşamdan sabaha bunların aklı mı uçtu? Birçok kez yorumlarda gördüm Fifty Shades of Grey'ye (İplikçi) atıflar, hatta ben de yazdım. Şimdi bu iş biraz "Fifty First Dates" filmine dönmeye başladı galiba. Filmi bilmeyenler için kısacık özetleyeyim; kızımızda, kısa dönem hafıza problemi var. Oğlan da her gün yeniden kızımızı kendine âşık etmek zorunda kalıyor. Bizimkiler de öyle oldu sanki. Akşama kadar ortam ısınıyor, tamamdır bu iş kıvamına geliyor derken, hop sabah sil baştan. Hani herkes farkındaydı durumun, sabahına asansördeki bu halleriniz ne arkadaşım. Hele Ömer efendinin tribi kime, onu hiç anlamadım. Evladım durumu toparlamanın kıyısına gelmişsin neyin kafasındasın? Defo haklı bile sayılır “sen gittin” derken.


Gaflet ve dalalet içinde Defne'yi eleştiren Ömer
 
Neyse ki bizim oğlanın uyku sersemliği geçince normale döndü. Bu çay karıştırıp, zeytinli açma söyleyen Ömer, sıkıştığı yerden çıkınca iyi oldu. İyi oldu da Defne’nin içinden çıkan egoya ne demeli? Hobaa! Baya bir hırs küpüymüş bizim Defne. Eleştirmek gafletinde bulunan Ömer için üzüldüm gerçekten, iyi saçını başını yolmadı orada bizim oğlanın. Bu arada Sinan ve Yasemin’in insanüstü çabalarını takdir ve tebrik ediyorum. Ne uğraştılar bizim saftirikleri bir araya getirecekler diye. Hoş onların çabası tasarımları kurtarmak uğrunaydı ama neye niyet, neye kısmet hesabı oldu biraz.
 
"Şaka" hakikaten şaka olmalı diye düşünürken, kim bilebilirdi ki bizimkilerin tarihlerinde konuşamadıkları kadar açık konuşabileceklerini? Eski asistanı, sevgilisi olmuş bizim oğlanın, âşık olmuşlar, aşk güzel şeymiş hatta evleneyazmışlar derken, bomba patlar, "sen dedin güvenmiyorum diye” çoktan söylenmiş olması gereken, söylenememiş bir cümle ve devamında gelen "şans vermedin, sabretmedin, kestirip attın" nerede saklıyordunuz gençler bu cümleleri? Hadi siz darlandınız, bir bahçeye çıkın serin hava iyi gelir size, yoksa alev alacak buralar, oralar. "Soğuk hava iyi gelir" dedik ama nefesinin buharında döküldü Defne’nin dudaklarından  aşkın miladı.

"Sen bir kahve yap Ömer içiniz ısınsın, daha ne kadar ısınacaksa artık" diyorduk ki, golf sopasının bizimkiler üzerindeki yan etkilerini hatırladık bir anda. Tekrar soruyorum yeri gelmişken, bu Defoya hırs nereden bulaştı bu kadar? Kızımız kafayı bozdu, Ömer’i yenecek illaki. Evladım, Ömer, sana bir tavsiye benden, yenil Defne'ye bir an önce, kurtul bu dertten. Yoksa işin zor, benden söylemesi, Defne seni alt edene kadar vazgeçmez bu sevdadan. Gelelim sıcak çikolataya, bu saate iyi gider bence de, ama Ömer tutturamadın bu sefer kardeşim, kaldın elinde fincanla. Neyse sulh içinde bir gece de iyi bir başlangıç oldu aslında.


Hayaller alt dudak, hayatlar fincana talim Ömer
 
Ömer’in rüyalarına alışmıştık ama Defne’nin rüyası hepsinin ötesine geçti sanırım. Çilekler falan iyiydi eyvallah da, "belki de üçümüz" diyen Defne’nin yarattığı etki, uyandığında söylediği cümleyi çok kişiye söyletmiştir diye düşünüyorum “ayh!!! O neydi ya!” hayırlısı bakalım ömrümüz yeterse o günleri de görürüz belki. Hoş bizimkilerde bu potansiyel varken bininci bölümde ancak görürüz biz o sahneyi ya, neyse artık olmadı rüyalarda buluşuruz.
 
Birlikte yaratıcılığın dibine vuran DefÖm yapmışlar süper olmuş. Defne’nin ürkek tasarımlarına, Ömer cesaret verince ortaya çıkan sonuç, ilerleyen zamanlarda karşımıza çok iddialı olarak çıkacak diye düşünüyorum. Ama şimdi başımızda daha önemli sorunlar var. Tasarımları bırakalım bir kenara ve Defo’ya soralım. Söyle bakalım neler görüyorsun gökyüzünde? Anlat artık içinde sıkışıp kaldıklarını Defo, tabi ki bu, tüm kiralıkçıların temennisi, ancak olabilirliği neredeyse imkânsız.

Ömer, bu sefer gerçekten sorması gerektiği gibi sordu, cevapsız kalan sorularını. Olmasını istediklerini anlatıp, neden olmadığının ardındaki sır perdesini aralamaya çalıştı. Defne yine kaçacak, yine cevapsız kalacak Ömer’in soruları ya da sorusu diyelim. "Aramızdaki engel ne ise söyle” Hiç sanmıyorum söyleyebileceğini, söyleyecek artık bu sefer diyen birinin olduğunu da düşünmüyorum. Eh, fragman da zaten bunun ipucunu verdi bizlere, anlaşılan "Fifty First Dates" kıvamında bir süre daha sıfırdan başlayan günler göreceğiz. Artık yeniden tavlayan Ömer mi olur, Defne mi, onu bilemiyorum. Bu işler sırayla galiba.
 
Gelelim dün gecenin ağır şokuna. Yaso olmamış, olamamış, meğer hala Yasemin'miş. Sen ne yaptın kızım bizim İso'ya? Yenilir, yutulur hiç bir tarafı olmayan o cümlelere, bile İso'mun yaklaşımı diyorum ve tek geçiyorum. O adama yapılır mı la bu? Bu sözler Yasemin için bir kırılma noktası olacaktır diye düşünüyorum, ya karanlık tarafa geri dönecek ya da İso'nun inandığı kişiye dönüşecek. "May the force be with you Yasemin" (Star Wars alıntısıdır). Her şeye rağmen Defo'yla yaramazlık yapabilen İso'ya da helal olsun, güzelim graffitiyi ne hale çevirdiklerini merak ettim doğrusu. Umarım ilerleyen zamanlarda son halini görme şansımız olur.

Sinan için ne düşüneceğimi ben de şaşırdım artık. Bal yapmayan arı gibi. Hangi çiçeğe konacağını şaşırdı. Konduğunda da hayır gelmiyor, hangisine ne zaman konacağını da bilmiyor. Yahu bir dur karar ver artık. Bütün kızlara salça oldun be arkadaşım, bir Mine kaldı galiba. Hayır, korkum listeye sıfırdan başlaması, malum Yasemin'den sonra Defne vardı sırada çünkü.

Neriman'ın bu sefer işi zor, yeni çocuk akıllı çıktı. Bizim saftirik Defne çocuğun durumunu öğreniyor bunu gördük fragmanda, bakalım neler değiştirecek 2. Kiralık Aşk durumu bizim denklemde. Bir de Neriman'ın DefÖm planı var, tabii onu unutmamak lazım. Büyük ihtimal yüzüne gözüne bulaştırır Neriman bu işi, umarım korktuğum olmaz da bizim çocuklara kırk yılda bir faydası olur. Yeni yıla keyifli bir başlangıç oldu bu bölüm, özlediğimiz kıvamda devam ediyoruz. Demek ki neymiş, sabrın sonu selametmiş.



 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER