Adını bir Anadolu Efsanesi olan Umay Ana’dan almıştı… Onun kadar anaçtı. Onun kadar bereketliydi eli. İki çocuk annesiydi Umay. Ve çocukları için yaşar, onlar için nefes alırdı. Oğlu Melik, Williams sendromuna sahipti. Altı yaşındaki bu dünyalar güzeli çocuk hastalığından dolayı hep gülümserdi. Ve kocası Affan’ın zulmünden artık illallah demişti. Ve bir gece evlatlarını kucaklayıp kaçtı Demirkan Konağı’ndan. Doğup büyüdüğü sınır köyüne, bir masaldan çıkmış gibi büyüleyici olan Eskitepe’ye geri döndü. Canını dişine takıp ailesinden kalan mandırayı adam edecek ve çocuklarını pamukların içinde büyütecekti. Eskitepe’de Kürşat’la kesişti yolları. Ve hayatı baştan aşağı değişti…