Çarşamba akşamı Kara
Para Aşk ve Benim Adım Gültepe gibi iki iddialı diziye reyting listesinde kafa atarak
birincilik iskemlesinden kalkmayan Gold Film’in hazırladığı ve yaz boyunca Star
TV’yi resmen sırtında taşıyan Güzel
Köylü hakkında en güzel yazıyı meslek büyüğümüz Tayfun Atay yazmıştı. O
yazıyı mutlaka okuyunuz. Güzel Köylü muhtelemen gününü ve saatini
sezonun bir diğer ‘iddialı’ işi olan Reaksiyon’a bırakacak. Mühim değil.
Çarşamba günü izlenme sonuçları gösterdi ki Güzel Köylü’yü seyirci evine kabul
etmiş, hangi gün olsa izleyecek. Yolu açık olsun. Ben size Atv’de yayınlanan Ay
Yapım projesi Kara Para Aşk’tan
bahsetmek istiyorum.
Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek’in başrollerini paylaştığı
dizi, kişisel listemde “en iyi sezon finali ödülü”nü almış ve tatile çıkmıştı.
Hatırlarsanız hikaye seyircisine büyük çalım atmış, 13 bölüm boyunca sevip,
bağrımıza bastığımız ‘bizim oğlan’ Hüseyin’i önümüze “katil” diye 90’a takıp,
aklımızı almıştı. Artık katili biliyoruz. Hikayemizin kafa kızı Elif ise daha
baba acısını unutmadan anasız kalmıştı, sezon finalinde. Laf yerine gelmişken
bu konuyu deşmek isterim. Sayın Nebahat Çehre –ki babamın bayıldığı kadın
üçlemesindedir; Oya Aydoğan, Perihan Savaş ile birlikte- hikayedeki varlığının
yeterince doğru kullanılmadığını söyleyerek ayrılık çanlarını çalmıştı.
Anlayacağınız mecburi bir ölüm oldu Zerrin Hanım’ın gidişi. Etti iki! Nebahat
Hanım daha önce de yer aldığı A.Ş.K adındaki dizi yayından kalkınca yazar
ve yönetmene çıkışmış, “Beni doğru değerlendirselerdi dizi bu hale gelmezdi.”
tadında cümleler kurmuştu. Nebahat Hanım’a tam gönlüne göre değerlendirileceği
projeler diliyorum. Hatta Kurt Seyit ve
Şura kadrosuna girse diye dualar ediyorum. Zannımca potansiyelini en doğru
şekilde kullanacağı yegane projedir. Bu cümleyle de işin dedikodu kısmını
kapatıp asıl konuya dönüyorum.
Daha önce de söylemiştim, sosyal medyada arz-ı endam eden
Tuba Büyüküstün fanları rastladığım en kibar insanlardan kurulu çünkü
Büyüküstün’ün bir türlü beğenemediğim oyunculuk performansıyla ilgili sarf
ettiğim en keskin cümlelere bile nezaketli cevaplarla eşlik ettiler. Onlar bana
sabırla, “Her gün daha iyi oluyor, izleyin” dediler, izledim. Ancak sezon
finaline kadar tek gördüğüm her bölüm başka bir saç modeliyle karşıma gelen ve
“Elif”e aşina olamamam, göz alışkanlığı oluşturamamam için her türlü plastik
değişikliği yapan elbette çabalı ama kafası karışık bir oyuncuydu. O tarafı
bilmem ama bu taraftan bana görünen mazruf ile değil zarf ile meşgul olduğu
hissiydi.. Ta ki sezon finaline kadar. Sezon finalinde o yatak sahnesinde
Ömer’e bakarken ilk kez Tuba Büyüküstün’ü değil Elif’i gördüm.
Hikaye mis gibi final yapmış, meraktayım. Tuba Büyüküstün
sonunda içindeki Elif’I çıkarmış önüme koymuş, Engin Akyürek zaten hastasıyız
kategorisinde, Burak Tamdoğan 13 bölüm boyunca çizgi ötesi bir karakter yorumu
bırakmış zihnimizde; Erkan Can ve Güler Ökten destekli kadro çiçek, İlkin
Tüfekçi, Ahmet Tansu Taşanlar ve Hazal Türesan da tam gönlüme göreler daha ne
isterim? Çarşamba akşamı Benim Adım Gültepe’yi dubleleyip sanırım sabaha karşı da KPA’ın sezon
açılışının başına oturdum. Dizinin yönetmeni Ahmet Katıksız’ı, geçen sezon
boyunca “aks atlama” gibi sıradan seyirciyi ancak “Ay Ömer o tarafta değil ki
nereye bakıyor bu Elif?” kadarlık ilgilendiren bir konuda eleştirmiştim. Hatta
radikal blog’da yayınladığım röportajda da bu konuyu sormuş cevabımı, “Aks
değil resim öncelikliyim. Resim kötüyse aks atlar daha iyisini görürüm.”
demişti. Katıksız’ın bu sezon resimden çok hikâye odaklı bir bakış kuracağının sinyallerini aldığım bölümü
ve farkına varılmayacak nokta atışlarıyla teknik açıdan yeniden kurguladığı
dünyayı sevdim. Bütün bunların ötesinde Tuba Büyüküstün’ün çabalarını boşa
çıkarmayan, oyuncusuna destek atan reji anlayışına da bayıldım. Bugün Tuba
Büyüküstün performansını “Olur bu iş!” boyutunda dile getiriyorsam, Katıksız’ın
katkısının ne kadar çok olduğunu da
izlerken ayan beyan gördüğüm içindir. Bu vesileyle bütün ekibinin
ellerine sağlık. Duyduğumuza göre dizi, rekor fiyata yurt dışına da satıldığına
göre prodüksiyon biraz kesenin ağzını açar ve dekordur, kostümdür, aksesuardır
gibi “detay” görünen ama önemli incelikleri nizama girerse hikayenin görsel
dünyası da tadından yenmeyecek hale gelecektir.
Bölüme gelirsek, sezon finalindeki vaadini yerine getirdi.
Yazarlar belli ki canımıza okumaya niyetliler. Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat
ekran işidir diyerek geçiştiremeyeceğimiz türden bir “kan bağı” hesaplaşması
dikecekler önümüze ve derin bir sağlama
isteyecekler. Sanki az derdim var, aile kavramıyla.. “Sana kardeş olacağıma
dağlara tilki olaydım Ömer”imize Allah sabır versin. Sınavı çetin olacak. Bana
da.. Hoş, tatlı dertler bunlar, her derdimiz böyle olsun, gözümüzden yaş sadece
dramalar için aksın isteriz, orası ayrı. Demem o ki beni bu hikayede ilgilendiren
“Elif-Ömer” ya da “Nilüfer- Metin” aşkı değil. Onlar bir şekil yürür, gider.
İnsanın kendi kanından olanla sınanması en zor olanı ve çarşamba geceleri beni
bir şekilde ekran başına geçmek için kaşıyan da bu önermenin akıbetini merak
ediyor olmamdır. Sezon boyunca Ergenekon- Canpolat ikilisinin bu konuda bana
sunacakları argümanı heyecanla bekliyorum. Madem ki beni bu kapıya diktiniz,
çıkış yolumu da siz göstereceksiniz.
Kara Para Aşk izlerken gülmekten yerlere yattığım tek sahne
Tayyar’ın teknede aç susuz bıraktığı sevgilisi Pınar’ın, tavandan (Lomboz?) damlayan
su ile imtihanı oldu. Oyunculuk kötü, reji sahneyi mecbur çekecek belli.
Yönetmen sahneyi nerden okusa, açıyı nerelerde arasa o sahneyi
kurtaramayacakmış. Atardım ben olsam, sahneyi de oyuncuyu da o tekneden, ne
uğraşacağım? Bak, aklıma geldikçe hâlâ gülüyorum. Pınar’ı canlandıran Deniz
Barut güzel bir kadın. Bu “ağır” ve mühim sahnenin altında kalmasına üzüldüm.
Hayır, baktın olmuyor, “Bayıl kızım!” de, müzik altı geç sahneyi Hocam, bitti
gitti. Değil mi? Neyse. Aslında genel izlek açısından çok mühim olmasa da hikâyenin
bir türlü Tayyar’ın oğlu Mert’i de bir yerine sığdıramamasından muzdaripim. Tıpkı
Güllerin Savaşı’ndaki Çiçek (Feyza Civelek) gibi Mert (Ali Yörenç) oğlumuzu
da leyli verin askeri okula, sen sağ ben selamet! Hikayeye şimdilik yeni
karakterler hele de Twitter ahalisinin beklediği gibi kız evine bir teyzedir,
uzakalrdan kopup gelen bir haladır gibi karakterlerin girmemesini diliyorum.
Elif’in tek başına kimseye dayanmadan hayatla başa çıkmaya çabalamasını, her
geçen gün adım adım, eleştirdiği o aile büyüklerine dönüşmesini ve kendi
hesaplaşmasını izlemek istiyorum. Zevkle!
Özetle, Kara Para Aşk
hikayesi ve rejisiyle top yekün güzel bir sezon açılışı yaptı. İzlenme oranları
listesine yansımasa da sezonu kazasız belasız bitirecek çünkü en başta da
söylediğim gibi rekor fiyatla yurt dışına satıldı. O sebep içiniz ferah olsun
sayın seyirci…
Böyle işte..
R.