Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisi İspanya'nın ardından Fransa'yı da etkisi altına devam ediyor. Novelas TV kanalında hafta içi her gün yayınlanmaya devam eden ve büyük beğeni kazanan dizinin sevilen başrol oyuncusu Beren Saat, Le Figaro gazetesine İstanbul'da yeni bir röportaj verdi. Saat, Reyhan Atay imzalı
#MeToo hareketine ve Türkiye'de feminizm gibi konulara da değindi.
Rolü neden kabul ettiniz?
Fatmagül, 1986'da sinemaya transfer olan Vedat Türkali'nin romanından uyarlama bir dizi. Film, tecavüz edenlerin kurbanlarıyla evlenmesi halinde cezadan kurtulmasıyla ilgili kanunun aleyhinde. Tecavüze uğrayan genç bir kadının dokunaklı hikayesi ve Türk muhafazakarlılığıyla yüzleşmesi beni derinden etkiledi.
Bize karakterinizden bahsedin.
Fatmagül, evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı isteyen, çok basit hayallerle kendi dünyasında yaşayan bir köylü. Ama tecavüzden sonra hayatı değişiyor. İyileşmesinin aşamaları sırasında içindeki potansiyeli fark ediyor, bir restoran açıyor. Onun için bir çeşit terapi oluyor.
Tecavüz sahnesinden aklınızda ne kaldı?
Sahnenin öncesinde ve sonrasında bir psikoanalist tarafından takip edildik. Bana "Sahneyi karnından bıçaklanıyormuşsun gibi düşün," demişti. O korkunç sahnenin çekilmesi iki gün sürdü. Sinirlerimin bozulup ağladığım zamanlar oldu. Tek dileğim kolumu ve dizimi gerçekten acıtan sahnenin çekiminin bitmesiydi.
Weinstein'la başlayan #MeToo hareketiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Tüm o kadınların dayanışmasına hayranım. Birkaç yıl önce psikoloji öğrencisi Özgecan'ın ölümüyle benzer bir hareketi Türkiye'de de yaşadık. Eşi görülmemiş bu barbarlığın ardından bu genç kız hakkında yazmaya ve gösterilere katılmaya karar verdim. Ardından yavaş yavaş kendi deneyimlerimden sosyal medyada bahsetmeye başladım: Bir TV yöneticisinin cinsel tacizde bulunmuş olması veya setlerde benimle eğlenmek isteyen aktörlerin yaptığı manevralar. İtirafımdan sonra fark ettim ki birçok kadının dili çözüldü ve "Ben de mağdurum," demeye başladılar. Dünyadaki kadınların hareketi beni onurlandırıyor ve en önemlisi de sonucu: Kadınların bir araya gelmesi, tüm bu direnişin birlikte projelere öncülük etmesi. Eşitliği tadacağımızı da umuyorum.
#MeToo Amerika'da doğduktan sonra feminizm kelimesi 2017'nin kelimesi seçildi. Türkiye'de feminizm ne durumda?
Sürpriz bir şekilde feminizm gibi izm'le biten bazı kelimelerden korkuluyor. Çocukları olan arkadaşlarıma "Eğer ülkenin huzuruna katkı sağlamak istiyorsanız çocuklarınızı feminist yetiştirin. Feminizmden korkmayın," diyorum.
Sizin fikrinize göre kadınlar yeterince korunuyor mu?
Dayanışma bugünlerde bütün toplumlarda elle tutulur durumda. Geçmişte Türkiye'deki kadınlar acılarını dışa vuramıyorlardı. Belli kültürel kodlardan dolayı korkuyorlardı. Ama bugünlerde işler ve mantelite değişti. Cinsel tacizi rapor edebileceğiniz mobil uygulamalar, risk durumundaki kadınlara sahip çıkan 7/24 açık olan merkezler var. Türkiye'de ve dünyanın geri kalanında büyük bir sosyolojik ilerlemeye ve mentalite değişikliğine tanık oluyoruz. Ama bu, ürkütücü bir gerçeği unutturmuyor: Birçok kadın sessiz kalmaya devam ediyor. Bizim savaşımız da bunu kırmak ve tüm kadınları korumak için!
Orta Doğu ve Latin Amerika'nın ardından Fatmagül, Fransa'da Novelas TV'de de yayınlanıyor. Hisleriniz neler?
Çok gurur duyuyorum, benim için çok değerli. İspanya'da da yayınlanıyor ve En İyi Kadın Oyuncu dalında yarışmak için seçildiğimi öğrendim. Dizinin Fransa'da da yayınlandığını öğrendiğim için çok mutluyum. Bu, bir kez daha Fatmagül'ün hikayesinin gücünü gösteriyor.
Fransa'yla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Fransa'ya aşık olmamak imkansız. Nice Jazz Festivali sırasındaki kalışım unutulmazdı. Fransa'dan her ayrılışımda yeni bir "hatıra" alıyorum. İlham veren bir şehir.