Duygularımı ifade
etmek konusunda hep güçlük çekmişimdir. ''Bu kelimeyi
kullanırsam acaba karşımdaki yanlış anlar mı?'' ''Bunu demesem
mi?'' gibi düşüncelerle dolar kafam her seferinde. Bir Ömer ve
Defne de benim, anlayacağınız. Her hafta onları eleştirirken bir
bakıma kendimi de eleştiriyorum burada aslında.
Bu bölümden öyle
büyük beklentilerim yoktu. O yüzden, rahat bir bölüm izlerim
diye geçtim televizyon karşısına, ama o bölüm sonu yok mu, o
bölüm sonu... Adeta uzatmalarda gelen bir son dakika golü etkisi
yarattı bende. Nasıl hissettiğimi örneklerle açıklayayım:
Olcay'ın İnönü'deki 90+3'te müthiş deparla Fenerbahçe'ye
attığı santrasız gol… “Sergen attı şampiyonluk geldi!”,
Bobo'nun Liverpool'a attığı ikinci gol (yazar burada Beşiktaşlı
olduğunu anlatmaya çalışıyor) vb. örneklerle açıklayabiliriz
durumumu.
Korku filmi izlerken ben! (TEMSİLİ)
Tüm bunlara
geçmeden önce Defne'den başlamak istiyorum ben söze. Ah Defo, ah!
İso sana boşuna bu lâkabı takmamış. Her insanın bir kusuru
var, kimse mükemmel değil. Senin de defon, kendini bir türlü
'doğru' ifade edememen herhalde. Hem kendini Ömer'e anlatamazken
hem de kıskançlık duygusu içini yiyip bitirirken iyice feleğin
şaştı bu hafta. Ama kıskançlık bir insana bu kadar yakışabilir
ya. Kıskanç Defne candır, can! Feryal ismini duyduğu andan, son
ana kadar karakter adına üzülmem gerekirken keyifle izledim.
Sinan'ın teklifini
kabul etmesinin ve Ömer'i kaybetmenin bedelini ödemesi gerekiyordu.
Bir Haluk (Güneşin Kızları dizisinde Emre Kınay'ın hayat
verdiği karakter) değil belki, ama Ömer de bu konuda hiç fena
değil. Bilmeden de olsa Defne'ye kendisini kaybettirme korkusunu
tattırdı.
Elçin Sangu'ya
hayranlığım her hafta katlanarak artıyor. Heyecanlandığında
alçalıp yükselen sesi, mimikleri, doğallığı... Teknik –
taktik konulardan hiç anlamam, ama bir izleyici olarak onun
Defne'sine gözüm kapalı inanıyorum. Bu da benim için yeterli,
Allah nazarlardan saklasın.
Aynada kendini görmelisin, ah sen cinayet sebebisin!..
''Sen
bilirsin...'' Bu cümleyi o kadar çok duyduk ki bu bölümde...
Haftalardır Ömer'in 50 tonunu izledik durduk. Onunla isyan ettik,
üzüldük, yeri geldi isyan ettik... Ama hiçbiri, bu yenilgiyi
kabullenen adam kadar etkilememişti beni. Yıkık, mağrur ama
gururlu… En önemlisi de bu kabullenmenin ve 'Seni Seviyorum'
sözünü, Defne’nin yüzüne söylemek dışında, elinden geleni
yapmış bir adamın rahatlığı vardı üzerinde. Bu yüzden,
haftalardır içinde tuttuklarını, Defne'ye hissettiği kızgınlığı
"Ben mi git dedim sana? Ben hayatımda
ilk defa birisine kal dedim!"
cümleleriyle kendince dile getirdi.
Ömer, Defne'yi hayatına almaya o kadar hazır, ona o kadar çok
değer veriyor ki hayatında en önem verdiği işini bile ikinci
plana atıyor ikinci seferdir. Artık Defne'nin bu işaretleri
görmesi, gözünün açılması şart… Neyse ki Ömer'e bu konuda
güvenim tam! O, umut ışığını gördü, yürür o oradan.
Yalnız
Ömer'in etrafındaki kadınlar sizin de dikkatinizi çekti mi,
bilmiyorum. Sezen, Yasemin, Feryal... Fotoğraflarını yan yana
getirdiğimizde aynı fabrikadan çıkmış gibi durmuyorlar mı?
İddialı, kendine güvenen, sahte... Defne'ye neden bu kadar
tutulduğunu buradan anlayabiliyoruz sanırım. Hiçbiri Defne kadar
gerçek, samimi ve sıcak değil. Lâl olan dilleri konuşmaya
başlayıp birbirlerini gerçekten tanımaya başladıklarında, daha
da tadından yenmez bir çift olacaklar, eminim.
Vallahi bu ekstre bana ait değil Ömer :(
Mankenin
Defne olduğu sırrı da ortaya çıktı. Tahmin ettiğim gibi, Ömer
hiç de sinirlenmedi. Aksine çok memnun oldu -ki ben tahmin ettiğini
düşünüyordum. Ama benim asıl merak ettiğim şey şu: İkinci
bölümde Ömer'e o doğum lekesini gösterirken olayı bu konuya
bağlamaya, o zamandan mı karar vermişlerdi? Eğer böyleyse
detaylara önem verdikleri için tebrik ederim yazar ekibini.
Beyaz giydim mesajı aldın mı İsmailciğim?
Sizce
de Yasemin, İsmail ile karşılaştıktan sonra iyice güzelleşmeye
başlamadı mı? Bu bölüm, hele ki ev haline bakmalara doyamadım.
Aşkın insan üzerindeki etkisi, bu çift üzerinde de çok güzel
işleniyor. Haftalardır nefret ettiğimiz, Nero'nun tabiriyle
“Piiiis Yasemin”i 1-2 haftaya kadar çok seveceğiz gibi at fava.
Şunu da söylemesem olmaz: Allah, herkese İso gibi sevecek birini
nasip etsin. Âmin!
Bunu koymasam olmazdı! ^.^ 
Bu da bölüm sonunda Kiralık Aşk fanları olarak, biz.
Bu
bölüm replikler altında o kadar çok ince mesaj gönderilmişti ki
yazanların kalemine sağlık. Keyifle izlediğim bir bölümü daha
geride bıraktık. Haftalardır ''Sabredin, yakında her şey güzel
olacak...'' cümlelerim yerini buldu ve meyvesini vermeye başladı.
Fragmana bakılırsa haftaya yine çok eğleneceğiz. Haftaya
görüşmek umuduyla...
Kitapkurdu
Kiralık Aşk 11. Bölüm Fragmanı;
Bu da bu haftaki anketimiz: Sizce haftalardır beklenen öpüşme bu bölümde gerçekleşir mi?