Azize: “Düşlerle gerçekler ayrı ayrı yaşar.”
Kötü kötüdür. Sebep ne olursa olsun sıfatlara sığdırıp kapatırsın kalpte defterini. O sıfatla yaşatmaya çalışırken zamanı devirir, unutmaya ihtiyaç duymadan örtersin üstünü. Kimse duymaz, kimse görmez orada. Öyle inandırır, avutursun kendini. Keşkelerin de, içinde kalan her bir acın da uyuşturup ötekileştirir kendini. Kalbinde hayallerinin hazinesini öldürürken bir elinde de anahtarını taşırsın.  Sonra ölümle tanışırsın. Tüm gerçekliğiyle dikilir karşına. Uyuşturan bu defa özgürleştirici bir soğuktur. İçinde binlerce ruh taşıyan o dehlizden bahsediyorum. Sıfatlar öyle bir yitirir ki anlamını, kalbindeki o defterin yaprakları bir bir uçar içinden. Derin bir boşlukla karşılaşırsın. Dört harfle kapatamazsın bu kez toprağı. Bir yandan da kendi ellerinle atarsın. Kötülüğün üstünü en iyi bir toprak kapatır oysa. Arkanı dönüp gidemezsin. Paramparça olmuşluğun sesi öldürücü bir sessizlik olup yankılanır kulaklarında. Kötü içinden gitmiştir ama sen ondan gidemez sadece ''benim babam mı ölmüş?'' diye sorarsın. Tanıştırayım Kartal. Karşına dikilen dört harfli dehlizle tanış. Ölüm diyoruz biz ona kendi aramızda. Ölenle ölünüyor, şimdi bir kez de sen tanış.


Herkes haberi duyduğunda aynı tepkiyi verdi. Önce derin sessizlik, dona kalmış bir ifade, usulca dolan gözler ve sonra üzülmediğine kendini ikna etme. Herkesin hayatındaki konumu o kadar aynı ki İskender'in. Herkesin hayatında olması gerekeni olduramayan bir adam. Olduramayan baba, dede, abi, eş. Kendini sınırlarını aşıp başka hayatların da olmasına izin vermeyen bir adam. Bu akşam uğurladık onu. Vedasının bu kadar güzel olacağını tahmin edemezdim. O kadar nefes aldı ki hikaye, çok daha heyecanlandım gelecek bölümler için. Tam olarak mafya klişesinden sıyrılıp adam akıllı bir hikayeyi kucakladı Azize. Ve sen tam da bu sırada taba rengi takımınla aramıza hoş geldin Zeynep Alpan.


Azize'de beni en etkileyen şeyin kadın egemenliği üzerinde yükselmeye çok açık bir hikaye olduğunu daha önce çok kez yazdım buraya. Çünkü bir kadının acı çekerek nasıl kendini sivrileştirdiğini de yine burada sizinle izledim. Hikayenin kadınlarının ne derece büyük çaplı karakterleri sırtlandığını da seve seve izledim altı hafta boyunca. Bu kez karşıma dikilen kadın tüm hikayeyi sarıp sarmalayacak kadar rolüne yakışan bir kadın oldu. Herkesi kendi usulünce kendine getirdi. Altın vuruşunu da şu cümlesiyle yaptı. ''Bir aslan yere düştüğünde etrafa üşüşen çakallar taziye için değil, taze et için gelirler.

''Seni çok sevdim Zeynep Alpan, hep aramızda ol.  Hep Balkan'ı bu ayarda tut olur mu? 

Yapamadıklarımızı yapabiliriz. Balığa gideriz, ava gideriz, çapkınlığa çıkarız. O da olmadı Azize'yi bulup öldürürüz. Belki hikayede prens olma sıfatını kaçırmışızdır ama olsun, zaten bu dünyada kötüler daha çok sükse yaparlar. Popülarite önemlidir bir noktada. Bunları aramızda konuşabiliriz Balkan. Geçtiğimiz 18 senede benim de sana anlatacak 18 yıllık bir hayatım var. Bir sen etmesek de dolu dolu geçirdim ben de 18 senemi. Kokoreç yerken tartışabiliriz bunları. Çünkü biz tam olarak kardeşin kardeşi bıçaklayıp sonra dönüp kucaklayacağı yerdeyiz. 


İnsanın şu hayatta kaybetmekten birileri olmalı. Çünkü sevmek başka, kaybetmekten korkmak başka. Oğlunun kaybıyla uyuşturduğu kalp ağrısını yüzleşerek tekrar hisseden Tuna'ysa bambaşka bir yerde benim için. O kadar gerçek geliyor ki bana hikayesi, eline silahını alıp kafasına dayaması ne kadar klişeyse o sahneyi yaşayıp yaşatması o kadar gerçekti. Adnan'ın önünde diz çökmesini dahi kaldıramayıp bir kez daha diz çöken bir kadın. Bu ikiliyi izlemek bambaşka renk katıyor benim için Azize'ye. Dilerim böyle yakalanmış bir çift hikaye boyunca ince ince işlenir. Benim için bölümü şahane kılan şeylerde ilk üçte çok net sayarım.

Azize  ve Kartal. Geçtiğimiz altı hafta boyunca onları izlerken sürekli bir şeyleri yavan buluyordum. Sahneler bir yerde etkileyicilikten uzaklaşıyor haddinden fazla uzun geliyordu. Klasik bir çift, klasik bir aşk hikayesi izlemek beni olduğunca hikayeden soyutlayıp uzak bir noktaya bırakıyordu. Bu akşam izlediğim bölümse gördüğüm göreceğim en ters etkiyi yarattı muhtemelen. O kadar ısındım o kadar sevdim ki aralarındaki tatlı kıvılcımları. Kartal'ın söz konusu Azize olduğunda naif bir karaktere bürünmesi elle tutabileceğim kadar somuttu. Azize'nin Kartal'a karşı gardını düşürmesi tebessümle izlettirecek kadar saftı. Yersiz yurtsuz bir kızın hikayesini dinlerken benim için çok fazla şey fark ediyordu mesela. Daha çok dinlemek istedim. Daha çok izlemek. Daha çok anlatsın istedim. Bölümde çok farklı replikler vardı. Azize ve Yiğit diyalogları misal. Pisa kulesini hayallerinde yaşatan bir gencin hikayesini dinlemek benim gözlerimi doldurmak için çok yeterliydi. 


Ve sen Asya. Uzun zamandır görüşemiyorduk seninle. Üzülerek söylemeliyim ki bıraktığım yerdesin hala. Yediğin tokat bile çok daha racondu çektiğin silahtan. Karşısına geçip ailesiyle vurmaya kalktığın bir insandan tokat yerine kaçıp gitmesini mi bekliyorsun sen hakikaten? Üzülerek söylemeliyim ki çok aşiret dizisi izlemişsin. Bizim buralarda kızlarımız bir köşeye çekilmezler. Bak seni de bununla tanıştırayım. Başka bir dünyada yaşıyoruz seninle.

Hikayede yerini asla anlamadığım karakterlerden biri de Asya. Ne vasfı taşıyor bu kız tam olarak? Neden her ortamın içinde, her aile kaosunda bir yeri var ve neden her Allahın günü bu evde. Kimsenin bunu sorgulamıyor oluşu ne de enteresan oysa. Herkesin Asya hakkında bir fikri var ve herkes fikrini söyleyip odasına çekiliyor. Ne büyük ironi ama.

Poliscilik kisvesi altında çalışırken mafyacılık oynayan kardeşimizin sonunda öldürülmesine bir hayli sevindim. Gereksiz bulduğum ve izlemekten fazlasıyla sıkıldığım karakterlerden biriydi. Bu bölüm Azize'de izleyiciyi soluklandıracak ve hikayeyi rayına oturtacak çok fazla alan açıldı. Replikler, müzikler, oyunculuklar hepsi ayrı ayrı güzeldi .Ve itiraf etmeliyim ilk kez haftaya ne olacak diye merak ediyorum. Bu enerji umarım hak ettiği yeri alması için yeterli olur. Çünkü artık Azize, izlerken zamanın nasıl aktığını anlamadığım bir hikayeyi yaşatıyor. 


Yazan, çeken, yaşatan herkesin emeğine sağlık.

İrem.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER