yallah diyoruuuuz!

Bölüm Kandemir’in muhteşem konuşması ile başladı. Öyle güzel bir konuşmaydı ki onun üstüne söyleyecek sözüm yok açıkçası. Ama o konuşmayı buraya iliştirmek istiyorum çünkü benim içime işledi, unutmak istemiyorum. E ne demişler söz uçar yazı kalır öyle değil mi?

“Bazen kazanmak için kaybetmek gerekir derler, doğru galiba. Kaybederek kazanılan zafer gördün mü ağabey derseniz, gördüm; hayat! Ölmek üzere dünyaya geliyorsun, kazandığın canı kaybedeceğini bile bile! Ölümün olduğu yerde matematik başlar, limit sıfıra gider, insan ölüme… Doğan öldü, bütün doğanlar gibi… Daha önce kaybetmiş olanlar şerefli mağlubiyetlerini kutlarlar çoğu zaman. İki yalnız aynı yalnızlıkta buluşur. Kaybetmek en çok sevdalıya yakışır çünkü sadece sahip olanlar kaybeder. Kaybetsen bile bir sevdaya sahip olmak kazanmaktır. Umudu kaybetmek gözdeki ışıktan başlar, bazı renkleri bir daha asla göremezsin. Kendini kaybettiğinde yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içinde tutmaktan boğulursun”…

Dodo Dayı’nın kaybı çetemizi derinden sarstı. Bu tarifi mümkün olmayan acının 10.gününde ekip yavaş yavaş toparlandı ve “dibe vurduk ama ölmedik, öldürmeyen şey iyileştirir” diyerek ‘yeniden başlamaya’ karar verdiler. Kaptanı kurtarmak için gerekli olan parayı öyle veya böyle toplamayı kafaya koydular. Sonuçta bu uğurda fazlasıyla emek verdiler, kayıp verdiler, kız verdiler! Hepimiz biliyoruz ki onlar kafalarına koydukları şeyi elde etmeden asla pes etmezler. O zaman her şey yeniden başlasın!

Zeker derken Zeyker’e mi selam çaktınız? :)

İyi olacak hastanın ayağına doktor gelirmiş

Sıfırdan başlayan ekibimiz kısa zamanda çok para getirecek bir iş düşünürken televizyondan Abu Dabili zengin iş adamı Ahmet Bin Fettah El Zeker’in(isminden zengin olduğu belli sanki) iki karısı ve mücevher dolu bir çantayla İstanbul’a geldiğini öğrendiler. E tabii duyar duymaz gözlerde dolar işareti, kafalarda ampuller yandı! Bu zengin adamın mücevherleri karılarının gösterip vergiden yırttığını düşünseler de peşlerinde polis olabileceğini hiç hesaba katmadılar. Vakit kaybetmeden işe koyuldular.

İlk iş hava alanında El Zeker’i karşılayacak acente görevlisini kafalamaktı. Kandemir taktı koluna Yaren ile Derya’yı araya da birkaç Arapça kelime oldu mu sana El Zeker! Görevliyi ikna çabalamasında Yaren’in Arapça Kezzapla Mayonez (Unfaithful) performansına alkışşş alkışşş!

Tuncer polis ayağına bizimkileri uçururken Karlos’da ‘leydi Gaga’dan(Karlos’un namesiyle) ‘Mr El Zeker’e keskin bir geçiş yaparak ‘Mahmood Agency’ olarak karşıladı El Zeker’i. Evet yine yeniden bir ‘Mahmut’ durumu var işin içinde ve hala gizemi sürüyor.Kim bu Mahmut?!

Karlos ‘el selfiye’ile misafirlerini oyalarken bizim kızlar da resepsiyonisti kafaladılar; Arapça bilen ‘housekeeper’ olarak Yaren’i odaya göndermeyi başardılar. Bu arada az buçuk Arapça anlarım Yaren’in Arapçasına hayran kaldım.net! Şebnem Bozoklu sen nasıl muhteşem bir kadınsın! Alkışların hası gelsin hasıııı!

‘Ne pahallıdır şimdi bu otel’ bakışı

Yüz görümlüğü

Düğün telaşı son hız devam eden Şehriban’ın bu haftaki derdi yüz görümlüğü bulmaktı. Şehriban Maşuka ile iyice ‘ölümüne kankayız’ moduna girdi haberi yok. Bizimkilerin operasyon için hazırladıkları çakma mücevherleri bulan kankalar Nevizadeler’in zenginliği(!)karşısında dillerini yuttu. Bunlar bizim yedi ceddimizi yediyle çarpar diyen Şehriban’ın telaşı ben diyeyim ikiye sen de üçe katlandı! Operasyonun gerçekleşeceği otelin broşürünü de gören Ceyhun düğünü otelde istiyorlar düşüncesine kapılınca yine bir şekilde kendini ve hatta bu sefer Maşuka ile Şehriban’ı çetemizin operasyonunun ortasına düşürdü.

Dünürcülük oyunundan fena halde bunalan Nevizadeler el mahkûm katlanıyorlar ama bu oyun başlarına daha neler getirecek merak ediyorum doğrusu. Bu durumdan haliyle en çok bunalan Derya ve en çok pişmanlık duyan da elbette Ferdi’miz. Onu bırakmayacağına güvenmek isteyen Derya bunu dile getirince “ne bırakması ya!” diye atarlanan Ferdi’ye trip atmak da haklı Derya. Bir de babası yüzünden yıkılan Ada teselliyi Ferdi’de ararken gidip destek olmalısın diyen Derya’ya kocaman bir helal olsun! Bu arada babasına inanan ve peşinden gitmeye karar veren Ada’ya da veda ettik bu bölüm. Ferdi’nin gözlerinde bir başkası olduğunu bildiğini söyleyip yine de bir veda öpücüğü isteyen Ada’ya “yar saçların lüle lüle haydi sana güle güle” demek istiyorum izninizle.

Bir operasyona da dahil olmayın be bacım!

Hırsız-Polis

Baklava diyince bile Kıvanç-Behlül diyen El Zeker’in eşleri Türk dizilerine hayran Arap tayfadan çıkınca bizimkiler operasyonun ikinci ayağı için çakma ‘Muhteşem Süleyman’ ve ‘Bihter’ ayarladılar. 

Süleyman iyi de Bihter’i pek olmamış!

Normalde erkek kılığında bir kadın koruma tarafından eline kelepçeli gezdirilen mücevher çantası oyuncuları görme heyecanından olsa gerek odada bırakılınca Yaren’in sahte mücevherlerle onları değiştirmesi zor olmadı. Elbette işler böyle tereyağından kıl çeker gibi bitemezdi. Çetemiz otelden ayrılmadan düğün için görüşmeye gelen Ceyhun’ları fark etseler de bu sefer çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya kaldılar. Herhalde bin pişman oldukları sözlenme işine ve müstakbel damatlarının polis olduğuna ilk kez şükredecekler!

İzlerken çok eğlendiğim ve özlediğim tatta bir bölümdü. Temposu yüksek ve fazla ayrıntılı işlenmeyen ama muhteşem göndermeler ve esprilerle dolu operasyonlarını izlemeyi -3 haftadır tek bir olay üzerinden giden bölümlerden sonra- özlediğimi fark ettim. Temposu yüksek, çok eğlendirecek yeni operasyonlara diyelim.. Emeklere sağlık!


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER