Başka hayatlar yaşamaya başladığınız bir insanın aynı zamanda
hala bağlı olduğunuz bir yermiş gibi hissettirdiği oldu mu? Sanki hiç gitmemiş,
hep varmış gibi… İki buçuk yıl boyunca Ilgaz Ceylin’in, Ceylin de Ilgaz’ın
hayatında bir yerlerdeymiş aslında. Onlar bilmeseler bile.
Bu yazımın başlığı Son İnsan (Maurice Blanchot)
kitabından beni etkilemiş olan bir alıntı. Geçtiğimiz günlerde ben henüz
yazmaya başlamadan önce, tesadüfen karşıma çıktı. Bu yazım biraz daha Ilgaz ve
Ceylin ilişkisine odaklı olacak bu tatlı tesadüf sebebiyle. Belki de hayat
neye ihtiyacımız varsa onu veriyordur bize değil mi?
Aradan iki buçuk yıl geçmesine rağmen Ilgaz ve Ceylin’in
arasındaki hiçbir duygu geçmemiş gibiydi bu bölüm boyunca. Eksilen yıllarına
inat duyguları daha da olgunlaşmış sanki. Geçen sezonlarda Ilgaz ve Ceylin her
ayrılıklarından sonra birbirlerini görmezden gelirdi. Daha doğrusu görmezden
gelmek için çabalarlardı. Ceylin adliyeye girerdi Ilgaz sanki onu görmemiş gibi
yapardı, Ilgaz Eren ile konuşurken Ceylin birden lafa atlar Ilgaz’ı yok
sayardı. Hatta üçüncü sezonun ilk bölümlerinde de Ilgaz ve Ceylin’in özellikle
Ceylin birbirlerine karşı tavırları çok netti. Yoklarmış gibi. Hiç olmamışlar,
hiç el ele tutuşmamışlar, hiç sarılmamışlar, hiç öpüşmemişler, hiç
sevişmemişler gibi…
Ancak bu bölüm hiçbir sahneleri yoklarmış gibi değildi.
Hatta hep oradalarmış da bize göstermemişler gibiydi. Ceylin’in Ilgaz’a olan
tüm kırgınlıkları, Ilgaz’ın Ceylin’e olan tüm hasreti anne baba olduklarını
tekrar hissetmeleriyle son bulmaya başladı. Belki de bir aile olduklarını,
Ceylin anne olduğunu, Ilgaz baba olduğunu unutmaya başlamıştı yaşadıkları
acıyla. Yapayalnız bırakmışlardı kendilerini. Mercan’ın hala bir yerlerde, bir
şekilde nefes alıp veriyor olma ihtimali Ilgaz ve Ceylin’in de yeniden nefes alıp
vermeye başlamasına sebep oldu.
Geçtiğimiz bölümler her ne kadar kasvetliyse bu bölüm o
kadar umut doluydu. Ceylin ve Ilgaz buldukları kutunun içindeki kız çocuk
tshirtüyle sanki Ceylin’in hamilelik haberini yeniden aldılar, Mercan’ın yapay zekâ
ile oluşturulan 4,5 yaş fotoğrafı ile Mercan’ın ilk ultrason görüntülerine
yeniden tanıklık ediyor gibiydiler. Bu bölüm bir nevi yeniden anne baba
oldular.
Birbirlerine olan temaslarının da artması bundan sebepti
belki de. Yeniden anne baba olmaları demek yeniden aile olabilme şansı verdi
çünkü onlara. Mercan’ın saç telinin bulunduğu sahnede Ilgaz’ın Ceylin’in
heyecanına ortak olmak ister gibi omzuna dokunma arzusunun sebebi; bir zamanlar
Ceylin’in kocası olmasaydı mesela. Ilgaz Ceylin’in hayatında var olduğu andan
beri onunla temas halindeydi çünkü. Diş fırçasını birlikte sakladıklarında,
bize bu acıyı yaşatanları bulacağız dediğinde… Onu göğsüne bastırıp tüm acılarını
dindirmeye çok alışmıştı ancak senelerdir birbirlerinden o kadar uzaktaydılar
ki buna cesaret etmeye gücü yoktu. Ceylin’i göğsüne bastırmak yerine, elini
kalbine bastırdı bu yüzden.
Ceylin’in Ilgaz’a olan temaslarının ve Ilgaz’ın tüm
cesaretsizliğinin yerini bir anda aidiyet hissine bıraktığı sahnelerin
sıcaklığı ikisinin arasındaki buzları birkaç bölüme eritmeye yetecek kadar
fazlaydı. “Neden hala kendimi bağlı hissettiğim yer gibisin?” der
gibiydiler tüm bu sahnelerde. Eskisi gibi her an el ele tutuşmaları,
birbirlerine gülümsedikleri anlar, Ceylin’in Ilgaz’ın yüzünde dolaşan elleri,
sarılışları… Evlerine geri dönmüş gibiydiler.
Ne kadar bu bölüm birbirlerine olan temasları arttırmış
olsalar da yaşamış oldukları acının izleri hala gözlerindeydi maalesef. Bunun
biraz zamanla aşılacağını düşünüyorum. Hayatta biraz böyle değil midir zaten?
Zaman her acının ilacıdır. Zaman iyileştirir. Mercan’ı bulmaya yaklaştıkça Ilgaz
ve Ceylin de birbirlerine yakınlaşacaklar. Ama umarım Mercan gelmeden birbirlerine
olan kırgınlıklarıyla yüzleşirler. Bu yüzleşmeye Mercan sebep olsun
istemiyorum, onları yeniden birleştirecek olan güç hala kalplerinde mevcut
zaten. Sadece biraz fazla derinde. Mercan geri döndüğünde evine gerçekten
dönmüş olsun istiyorum. Eski Ilgaz ve Ceylin’e dönsün. Mercan’ı bulduklarında
üçü birbirine gerçek bir aile olarak sarılsın istiyorum.
Ilgaz ve Ceylin kocaman bir acıyla iki ayrı hayatta mücadele
etmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Çünkü inandıkları gerçek
farklıydı. Ilgaz’ın Mercan’ın öldüğün fikrine inanmak isteyeceğini
düşünmüyorum. Ilgaz iyileşmek istemiş bence sadece. Kendi için bile değil
Ceylin için. “Ceylin ben bir daha parçalanmana dayanamam, bunu izleyemem.”
demesinin sebebi buydu. Tshirt bulunmasına rağmen kendini ve Ceylin’i geri
planda tutmasının sebebi de. Ceylin’i daha fazla yerde görmeye tahammülü yoktu,
onun iyileşmesini istedi. Onu iyileştirmek istedi. “Lütfen düşersem bu sefer
beni yerden kazıma.” Ceylin ise yerden kazınmayı istemiyordu. Yerde kalmayı
hatta Ilgaz’ın da yere uzanmasını istiyordu. Yere uzanıp kızlarının döneceği
günü beklemek istiyordu sadece.
Mercan’ın bir yerlerde hala nefes alıp verdiğini
öğrendikleri an Ceylin mutluluk göz yaşları eşliğinde sevincini yaşarken Ilgaz
kocaman bir vicdan azabıyla baş başa kalmıştı. Keşke yanına uzansaydım ve
yerden kazınmayı birlikte bekleseydik hissi. İki buçuk yıl önce Ilgaz’ın eline
yüzüğü verip terk eden Ceylin’di ama Ilgaz Mercan’ın yaşadığını öğrendiğinde
Ceylin’i kendisinin terk ettiğini hissetti. Hatta sadece Ceylin’i değil
Mercan’ı da terk etmişti. Küçük kızları iki buçuk yıldır bir yerlerde nefes
alıp vermeye devam etmişti ama onsuz. Hayallerinde bile nefes alıp vermesine
izin vermemişti Ilgaz Mercan’ın. Bu gerçekten çok ağır bir yük. Ceylin
senelerdir hayallerinde yaşattığı, odasının çarşaflarını değiştirdiği Mercan’ın
bulunmasının haklı mutluluğunu yaşarken Ilgaz kızının odasından kaldırmaya
başladığı eşyaların altında ezilmişti.
Ilgaz’ı o eşyaların altından çıkarabilecek tek kişinin
Ceylin olduğunu düşünüyorum. Ceylin her ne kadar Ilgaz’a kırgın olsa da onun
Ilgaz olduğunun, sevdiği adam olduğunun farkında. Ilgaz’ın dünyanın en iyi
babası olduğunun da.
“Hiç frene basmadığın; hatta daha da abartıp gazladığın,
durmadığın bir an yok mu?”
Ilgaz’ın frene basmayıp hatta daha da abartıp gazladığı
anların tek sebebi eskiden Ceylin’di. Artık bir yeni kişi eklendi uğrunda frene
basılmayanlar listesine, Mercan. Sadece onların elinden alınma ihtimaliyle baş
başa kaldığında sonuna kadar gaza basabiliyor Ilgaz.
Yaralarımızı en güzel sevdiklerimize sarılarak
iyileştirebiliriz. Her ne kadar yaşadığımız dünya kötü bir dünyaya evriliyormuş
gibi gözükse de bence hala bir yerlerde sevgi her şeyin üstesinden gelebiliyor.
Bunun için ne kadar isteğiniz ve sevginiz olduğuna bağlı biraz da her şey.
Baktığımızda Ilgaz ve Ceylin’in ele verip de geçemediği hiçbir acı olmadı
mesela.
Bir insanın yanındayken evindeymiş gibi hissetmek,
yaşadığınız her şeye rağmen onun hala her bir hücrende var olduğunu bilmek çok
nadir hissedilen bir duygu. Ilgaz ve Ceylin de birbirlerinin evi ve herkes bir
gün evine döner.