“…Ben gökyüzünü
tutamam.
Yıldızları
çalanlar var,
Bu
karanlığın sebebi onlar.
Sözlerimi
tutamam,
Hayalleri
çalanlar var.
Bu vazgeçişimin
suçlusu onlar…”
Âşık olan birinin bütün çevresine
bakışı değişmez mi? Ruhunda açan çiçekler ve karnındaki kelebeklerin etkisiyle
her şeyi bir farklı görmez mi? Yeni güne doğan güneşi, gece olup gökyüzünü selamlayan
ayı, karanlıkta parlayan yıldızları daha bir sevmez mi?
Aslında
Asya’yla Tolga da tam olarak böyle olmaya başlamıştı. Ama aşklarının ruhlarına
yarattığı ışığı hazmedemeyen birileri o yıldızları çaldı.
Eskiden
bulduğu her fırsatta tepesine binecek kadar sinir olduğu Tolga’ya âşık olan Asya ve o hem hayatına
hem kalbine girdikten sonra bambaşka biri olan Tolga tam yenik düştükleri aşkla
yüzleşmişlerdi ki bambaşka bir darbe geldi.
Elde
edemediği aşkın yenilgisini hazmedemeyen Selin’in bütün işi riske atmak pahasına
magazini karıştırması ve bu da yetmezmiş gibi suçu Suzan’a atması önceki bölümde
izleyenlere sinir harbi yaşatırken bölüm sonunda Tolga’nın sırf Asya’yı kurtarmak
için diziden ve kariyerinden vazgeçmesi ise Tolga’nın aşkla birlikte değişiminin
en büyük kanıtı oldu.
Kanaldan
gelen vetoyla birlikte Asya’ya konan yasakla başlayan bölüm ise tahminimden
daha sakindi desem yalan olmaz sanırım.
Gül hanım
tarafından konan net yasakla birlikte Tolga’dan köşe bucak kaçmaya ve bunu
yaparken saçma bahanelerle kendini daha da köşeye sıkıştırmaya devam eden Asya’nın
çabası takdire şayan olsa da çiftimiz daha tam anlamıyla kavuşamadan aralarına
giren mesafe biraz can sıkıcı oldu.
Garibim
Tolga da darbe üstüne darbe yerken sevdiği kızı yanında görmek istiyordu tabi
ama hayaller ve hayatların arasındaki uçurumu kanıtlar nitelikte yaşananlar
sayesinde koskoca evde kaldığı yalnızlığıyla birlikte eski sözleşme kağıtlarını
kâğıttan
gemi yapmış, havuzda yüzdürürken buldu.
Esas çiftimizin
girdiği çıkmaz sokaklar haricindeki yan akslarda Asya’nın ailesi öğrendikleri
gerçekler dahilinde kendi içlerinde bir karmaşaya girerken Suzan kendini aklama
uğruna denemedik yol bırakmıyor, sinsiler sinsisi Selin ise ortaya çıkmaya yüz
tutan foyasına rağmen kuyruğu dik tutmaya devam ederek maskesini indirmiyordu.
Bunlar
bir yana devam ederken ortaya aniden çıkan baba mevzusu ise bunca şeye tüy
dikmiş gibi oldu.
Suzan’ın,
haberi kimin yaptırdığını bulma uğruna Tolga’nın babasına kadar gitmesiyle birlikte
ortaya çıkan Kudret Kanman faktörü ilerleyen bölümlerde kartların yeniden dağıtılmasına
sebep olacak kadar büyük bir kaosu beraberinde getirdiğini daha ilk sahnesinden
belli etti.
Tolga’ya
teklif edilmiş dijital işin gizli ortağı olduğu yetmezmiş gibi Asya’yla anlaşma
imzalaması bu düşüncemi kanıtlar nitelikteyken muamma kalmaya devam eden baba oğul
geçmişleri ise akıllardaki soru işaretlerini tam anlamıyla gidermedi tabi.
Kariyerinde
yediği darbeler bir yana dururken yediği veto yüzünden ondan kaçtığını öğrendiği
Asya’ya kırılan Tolga’nın ön depresyonu, Tolga’nın tekrar mutlu olması için yapımcının
kapısına dayanan Asya’nın çabaları derken sonuna geldiğimiz bölümün en tatlı iki
sahnesinden biri ise kesinlikle Asya’nın habersizce Tolga’nın yanına
gelmesiydi.
Bütün bölüm
boyunca sevgililiklerini unutma noktasına geldiğimiz esas çiftimizden nihayet
tatlı bir sahne görüyorduk ki yine orta yerden konuya giren baba faktörüyle
ortada kalakaldık.
Tolga’nın
babasına olan öfkesi, sonraki bölümlerde Asya ile arasında gerginlik oluşturabilecek
kadar yüksekken Asya’nın öğrendiği gerçekle şok olması ise beklediğimiz bir şeydi.
Birbirine
giren kaosların arasına yenisinin de eklendiği bölümün son sahnesinin ardından
yeni bölüm tanıtımı gelmediği için gelecek haftaya dair herhangi bir tahminde
bulunamasam da öncekileri aratmayacak kaotiklikte bölümlerin bizi beklediği aşikâr diyebilirim.
Çalınan
yıldızlar yerlerine dönebilene kadar Asya’yla Tolga’nın görecek daha çok karanlık
günleri, bizim de izleyecek daha çok entrikamız var.
Dilara
Peksaygılı