Dizi iki temel hikaye üzerinden ilerliyor. Birincisi: Aile konusu. Her karakter çok iyi işlendiği için, hikayenin derinliğini ve gerçekçiliğini biz izleyiciler çok iyi anlıyoruz. Bize bunu hissettiriyorlar.
Boşanma
ile bitirmiştik bölümü, aile konusu dedik madem Canan ve Selim’le başlayalım. “Canan
ile Selim’in çalkantılı hali boşanma ile biraz durulur.” diye düşünüp
başladım bölüme. Çünkü geçmişteki olaylar, yıllarca ayrı kalmalar, bu evliliğin
yürümeyeceğini belli ediyordu. Belki barışırlardı ama Selim’in yalanı, Canan’ı
boşanmaya iten son nokta oldu. Bir de Selim’in Canan’ın düşük yaptığını
öğrenmesi hayatı sorgulamaya, içine kapanmasına ve boşanmayı kabul etmesine
sebep oldu.
Mahkeme
bitimindeki sahnede ve Serap ile konuştukları sahnede; Canan’da hâlâ boşanmamış bir yüz ifadesi gördüm. Bunun iki sebebi var. Birincisi hâlâ Selim’i sevmesi, ikincisi boşanmak istemiyor olması. (Selim yıllarca ailesi ile
ilgilenmemiş, kendini işine vermiş olduğu için benim tarafımı belli.)
Savcı
Selim’i yukarıda yazdığım gibi içine kapanmış izledik. Çok üzüldüm bu
haline, ya siz? Bir de Canan ile
atışması, bu bölümdeki en sevdiğim sahnelerden biri idi. O kadar derinden ve
içtendi ki sahne, sanki izlemedik yaşadık diyebilirim. Selim’in, “İstanbul’a
gidiyorum.” demesi ve Canan’ın suratının bozulması, engel olması, ona
yardım etmek istemesi, ona verdiği değeri gösteriyor bize...
Eşini
aldattığını öğrenmeden önce ne kadar iyi bir baba ne kadar iyi bir eş demiştim.
İzleyen herkes de öyle düşünmüştür. 10 yıl önce böyle bir hata, yanlış (yazacaklarım
çok da yazmıyorum) yapmış ve Emel affetmiş. Ama hâlâ Emel’den bir şeyler
gizliyor. Metin karakterini sevmiştim ama bunları öğrendikten sonra emin
değilim. Naz da hep babasını savunuyor, bakalım gerçekleri öğrenince de
savunabilecek mi?
Çok
küçük Eray ve Naz’a değinmek istiyorum. İlk baştan beri çok keyifli, eğlenceli
bir çift olur demiştim. Böyle devam etmesini diliyorum. Yalnız Eray’a bir tık
güvenmiyorum. Beni yanıltır umarım.
“İfaden
hep dertli. Gülümsediğini görmek kaldırım taşında açan papatya misali.”
Akgün, Yağmur’u
güldürmeyi başarıyor ya çok mutlu oluyorum. Ama en çok Akgün’ün yüzünün
gülmesini istiyorum ve Yağmur ile mutlu olmasını. Selim'in de dediği gibi, “Mayası
bozuk bir çocuk değilsin sen!”
Yalnız,
Akgün ve Yağmur çok büyük bir ikilemde. Bir tarafta gelgitli ilişkileri, diğer
tarafta Kaan. Hem Kaan için üzülüyorum hem de Yağmur’a biraz kızıyorum. “Yapamıyorsan
ayrıl!” diyorum izlerken. Aslında Yağmur’dan çok Akgün’e kızıyorum.
Çünkü bir veda konuşması yapıyor, bir yanında bitiyor. Eee aşk bu olsa gerek,
değil mi? ^^
İlk
başta iki temel konu var demiştim. İkincisi: Mafya konusu ve ailelere etkisi. Beni
rahatsız eden Yağmur’un bu durumların içinde olması. Eğer Yağmur bir önceki
bölüm Naz için Soner’e gitmeseydi, “Soner, Akgün’ü tehdit edemezdi.” diye
düşünüyorum. Akgün’ün sınanışını izledik, sanki öldürdü diye izlenim verdiler
ama biliyorduk ki Akgün birini öldüremez. Ve bu konuyu uzatmadıkları da çok iyi
oldu.
Bir de
mektup vardı biliyorsunuz. Ben bu konuda ikna olmadım açıkçası. Sebebi ise
önceki bölümlerde Selim’e her şeyi anlatacakken, Selim’in annesini zorladığını;
onu tehdit ettiğini öğrenmesi ve devamında Selim’e düşman olması. Yalnız bu bir
yalandı. Hal böyleyken Selim’e, işine zarar verecek olaylara karıştı. “Kötü
Çocuk” oldu. Fakat mektubu okuyunca daha bir üzüntü, daha bir İsyan beklerdim.
Final
temposu çok ama çok iyiydi. Öncelikle Selim’e yardım ettiği için mutlu olan bir Canan görmek güzeldi. Dediğim gibi hâlâ değer veriyor. Yalnız bu yardım çok
kötü bitti. Bu başarısızlık, kusura bakmayın Selim’e yazar. Niye tedbir
almıyorsun be Selim Savcım!! Tahminim Canan çok üzüldüğü için kendini suçlayacak,
Selim öfkeden ya bir adım ileriye gidecek ya da işler daha da kötüye. Bu arada
en çok istediğim Selim ile Canan’ın birbirini teselli etmesi.
Diğer
bir final sahnesi ise daha heyecanlı idi. Soner’in Akgün hakkında
anlatacaklarını öğrenmeye giden Yağmur’u çok kötü bir sürpriz bekledi. Yalnız, "gerçekler "dediği bizim bilmediğimiz başka bir durum mu, yoksa Akgün’ün Selim’in
arkasından iş çevirmesi mi? Ben ikinciyi tahmin ediyorum...
Bir de
babası oğlunu öldürttü mü, başka biri mi yaptı?
Yine tahmin edecek olursam babası yaptı. İnşallah bu ihale Akgün’e
kalmaz diyorum. Ama Yağmur, Akgün’den şüphelenecek, bu durum uzayacak diye
düşünüyorum ve Soner’in de ölmeyeceğini.
Heyecanlı,
güzel bir bölümdü. Böyle devam eder diye umuyorum. Oyuncalar ve karakterler cuk
oturmuş. Senaryo/Hikâye çok keyifli ilerliyor...