Mantığın baz alındığı ilişkilerde kişiler kendilerine
konforlu bir alan yaratırlar, bu konforlu alanlarda geçmişleriyle yüzleşmek,
geçmişten kalan acı, özlem ve öfke gibi duygulara dokunmazlar. Sadece düzenli,
sınırları belli konforlu bir alanda hayatı devam ettirmektir amaç. Eda Cenk
için şöyle demişti ‘İyi, güvenilir ve düzgün’. Yani onun geçmişten gelen hiçbir
yarasına, duygularına dokunmadan devam eden bir ilişki. Aynı Eda, Serkan’a Selin'in en çok nesini seviyorsun diye sorduğunda ''zekasını'' demesi gibi.. Oysa aşk dingin bir denizden çok, dalgalı bir deniz gibidir kayalara çarparak yontar
onları. Bazen çok acımasız bir şekilde en derin yarandan kanatır seni,
korunaklı hiç bir alanın yoktur. Kontrol edilemezdir.
Hayatındaki her şeyi
yönetmeyi ve kontrol etmeyi tercih eden, gücü elinde tutmayı seven bir Serkan
için kaderi aşk gibi kontrol edilemez bir şeye bırakmak ve yaşamın ona ne
getireceğini bilmeden beklemek çok kolay olmazdı, ki o da aşka müdahale etti ve
ayrılmayı seçti. Tabii ki Serkan burada Eda’yı üzmemek için yapılması gerekeni yaptığını
düşünüyor ama hayatın onun karşısına neden böyle bir tesadüf çıkardığını hiç
düşünmedi bile. Oysa Eda’nın da dediği gibi hayatta başımıza gelen her şeyin bir sebebi
vardır.
Öte taraftan ise geçmiş
unutulmuyor, yaşananlar unutulsa bile bıraktığı duygular her zaman çok taze. Eda
genel toplum normlarının dışında olan, kendisinin de dediği gibi kimse ona ne
yapması gerektiğini söylemediği için kendi kendini yetiştirmiş biri. Aklına
estiğini değil aslında içinden geleni yapıyor, anne ve babasının öğrettiği
doğruları ve yanlışları yok, bir kalıp içinde yaşamıyor. Anne ve babası
kaybetmesinin acısını kendine daha sevgi dolu bir dünya kurarak atlatmaya çalışmış.
Ama yasını babaannesine öfkelenerek tutuyor. Anne ve babası kaybetmesinin bir
suçlusu olması gerekiyor ve Eda için bu babaannesi. Bu da Eda’nın karanlık
tarafı aslında, hiç yüzleşmek istemediği, konuşmaktan kaçındığı noktası. Ama
aşk için dokunulmaz noktalar yoktur ve şimdi aşk Eda’yı en zayıf tarafından
vurdu.
''Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay
değildir. Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Bunlar
zaman alır.'' (Murathan Mungan,
Yaz Geçer)
Ama başta da dediğim gibi, aşk insanın kendi içine yaptığı
sancılı bir yolculuktur ve bu yolculukta her ikisi de değişecek ve
dönüşecekler. Ve bu tabii ki çok ağrılı olacak ve ben en sonunda ikisinin de aşka
ve birbirlerine sığınacağına inanıyorum.