Vatanım Sensin: Güneş ve ay

Vatanım Sensin: Güneş ve ay
Ali Kemal ile Yıldız, yüreği paramparça olan kara sevdaya tutulmuş gençlerimiz... Sadece birbirleri için yanarlar, sadece birbirleri için yakarlar... Ruhları birbirlerine kenetli, birbirlerinden kaçmaya çalışırken bile birbirlerine koşarlar. Sevda bunun adı, tutku ve arzu...

Güzel bakışları vardır, güzel sözleri yerine... Güzel sarılışları vardır, öyle güzel sarmalarlar ki birbirlerini kokuları bir olur, yaraları sarılır... Birbirlerini kaybetmekten öyle korkarlar ki, bu korku onlara hiç olmayacak hareketler sergiletir...

Ama kavuşamıyorlar bir türlü... Sebebi ise karşılıksız sanmaları... Ali Kemal sevdasını yüreğine gömmüş, daha Yıldız'a ilk âşık olduğu yaşta... Kalbi Yıldız'ın en ufak hareketi ile bir kuş misali kanatlanır, aynı zamanda cehennem ateşindeymiş gibi yanar. Onun sevdası yeri geldi mi ona dünyayı dar eder, yeri geldi mi yaşamak için sebep verir...

Yıldız ise, daha sevdasını dahi kabullenememiştir... Kalbi yaralı, ama bir serçe gibi kalbi Ali Kemal'in avuç içlerinde attığını hisseder... Nefes aldığını yaşadığını hisseder Ali Kemal'i düşünürken dahi, lakin bunu ne kendine itiraf edebilir ne de başkasına...

Birbirlerini gördüler mi,dünya yörüngesini değiştirir... Yıldızlar söner, ay parıldamayı bırakır... Onların aşkının ateşi ve saflığı yeterince ışık saçmaktadır çünkü... Bir araya geldiler mi, tüm evren toplansa, onların saçtığı ateşi ve ışığı saçamaz..

Birbirlerinin nefesi olmuşlardır, yolda attıkları adımları, kelimeleri... Birbirlerinin korkuları olmuşlardır, sevinci, hüznü... En çok da yarası, sızısı ve şifası... Ama bunları inkâr etmekten başka bir şey yapmamışlardır bugüne kadar...

Ali Kemal ile Yıldız, daha çok güneş ve ay gibiler. Ay güneşin ışığı olmadan parlayamaz, sıcağı olmadan üşür. Kimsesiz hisseder kendini, bir yere ait değilmiş gibi... Güneş ise sıcağını ve ışığını verecek ve yörüngesine girip ona kendini hissettirecek başka bir yuva bulamaz kendine...

Ama tutulduklarında ortaya çıkan muhteşem görüntü, insana ağzı açık baktırır... Hayret eder insan, nasıl bu kadar güzel olabiliyorlar diye...

Nasıl birbirlerinde kaybolunca muhteşem oluyorlarsa, Ali Kemal ile Yıldız da birbirlerinde kaybolunca, aslında birbirlerini buluyorlar ama fark etmiyorlar... Tıpkı, gökyüzündeki meteorları yıldız sanmamız gibi...

Aşkları da ruhları gibi bir bedenin içerisine sıkışmış bu iki aşığın hikâyesi öyle naif ve güzel ki... İki çocuğun birbirlerini ilk sevdiği an, birbirlerine ilk tutuldukları an... Öyle pür bir aşk ki, dokunmaya değil bakmaya bile kıyamayışları bile vardır... "Saçının teline dahi zarar gelirse yakarım bu dünyayı." diyen bir delikanlı ve güzeller güzeli bir genç kız...

Ne diyelim, Allah kavuştursun onları da birlikte görelim! Bu derin aşktan daha neler neler çıkacak? Ali Kemal ile Yıldız, aşkları için karı delip açacak kadar cesaretli, arzulu, tutkulu ve ihtiraslı olan kardelene benziyorlar... Umarım bu aşk heba edilip, düz bir şekilde kaleme alınmaz... Yoksa heba olacak güzelim hikâye...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER