Pazartesilerimizi anlamlı kılan dizimiz İçerde'de görmeye
alışkın olmadığımız bir durgunluk ile başladık bölüme bu sefer. 10. bölüme
kadar her bölüm bir sonraki hafta için zemin hazırlandığını izlemiştik. Haliyle
bu hareketli tempoya kendimizi bayağı kaptırmıştık. Önümüzdeki haftaya zemin
hazırlamayı bırakın, bu hafta bize fragmanlarda verilenlerden başka bir şey
izlemediğimizi bile söyleyebilirim neredeyse. Böyle hafif bir es verilmiş
gibi hissettirdi bu bölüm bana biraz. Yine de bu, bölümü beğenmedim demek değil
yanlış anlaşılmasın. Çünkü yaklaşık bir buçuk saatin sakin ve yavaş tempoda
ilerlemesine rağmen sona doğru olaylar olaylar ile tempoyu doruğa çıkartıp yine
beklediğimiz o klasik çılgın final sahnelerinden birini izledik. Yakışan da
budur zaten bizim dizimize.
Öncelikle Akın Işık’ın geri döneceğini biliyorduk ama ben
şahsen bu kadar erken beklemiyordum onu. Zaten gelmesiyle gitmesi bir oldu. Çok
sıcak karşılandı bir o kadar da sıcak gitti adamcağız. Adamcağız dediğime
bakmayın acıdığımdan ya da sevdiğimden demiyorum. İyi oldu iyi. Yine de olan
Alyanak’a oldu. Ne kadar güzel kazdı kendi kuyusunu sevgili Alyanak abimiz.
Sarp’la kebapçıdaki sahne çok iyi ve bir o kadar da önemli bir sahneydi bence.
Sarp reisin içindeki mafya babasının alevlendiğini gördüm resmen. Başta Celal Baba için oyun amacıyla girdiği ‘Buralar artık hep benim.’ rolünü fazla mı
benimsedi yoksa gerçekten içinde yatan böyle mafyamsı bir taraf mı var
bilemedim valla. Ama olur da ileride her şey sil baştan olur, Sarp’ın yolu
gerçekten mafya işlerine düşerse falan, ay bizim çocuk kötü yola düştü diye
üzülmem tam tersi desteklerim çünkü mafyalığın bu kadar cuk oturduğu ve
karizmatik durduğu birini daha görmedim ben hiçbir dizide.
Köstenceli gelip olayları çakana kadar en başında da dediğim
gibi bir durgunluktu gidiyordu. Bende de
böyle çok ucundan, birazcık bir sıkılma başlıyordu ki, tam o sırada Akın Işık
‘Canım manyak çekti.’ deyip Davut’a gitti. Buna hiç bu kadar sevineceğimi
düşünmezdim ama evet benim de artık canım manyaklık çekmişti. Zaten asıl
heyecan Minik ve Davut, sahnelere dönünce başladı. Gerçi onlar da çok yanlış
kafada daldılar olaylara ama nedense bu durum benim Sarp ve Davut ikilisi
açısından bir noktayı farketmeme sebep oldu. Bu bölüm Sarp ve Davut’un ne kadar
benzediğini fark ettim. Hırs, gaza gelme, öfke… Hatta bir tık daha ileri
gidersek Melek’e olan ilgileri. Gerçi Davut’un ki ilgiden çok ürkütücü bir
takıntı denebilir tamam ama bu da bir ortak nokta sayılıyor. Ben bütün bunları
düşünürken dizinin sonuna doğru Davut’un tek başına köstencelinin evinde
bulunan tüm adamlarını indirmesi bana geçen haftaki bölümde Sarp’ın annesi ve
Eylem’i kurtarma operasyonunu hatırlattı haliyle. O yüzden bu ikiliyi daha
yakın takibe almaya karar verdim. Bu benzerlikleri ileride aralarındaki
düşmanlığımı arttırır yoksa bir şekilde güzel işbirlikleri izlememizi mi sağlar
bilemiyorum. Bir diğer aklıma düşen soru işareti ise Davut’un geçmişi oldu. En
yakın zamanda onun nereden geldiğini, nasıl geldiğini ve aslında kim olduğunu
öğrenebiliriz umarım.
Tabii bu bölüm bir hayli aktif olan organize suçlar ekibimiz
ve Yusuf Müdür’den bahsetmeden geçmek istemem. Mert’ten bu kısımda
bahsetmeyeceğim ama onu dışladığımdan değil, zaten çocukcağız yazık, ekipte de
dışlandı, Celal babası tarafından da dışlanmış hissetti. Ben ona ayrıca yer
vermek istiyorum. Kebapçı Celal’i yakalamak amacıyla kurulmuş çeşitli tiplerden
oluşan ekipten bahsetmek istiyorum. Ya bunlar nasıl polis? Kimse kusura
bakmasın hiç gerçekçi bir ekip değiller. Dizi kadrosunun polis kısmı, Yusuf
Müdür dahil, öylesine hadi bunlar da dizi de bulunsunlar bir kenarda denilmiş
gibi. Yusuf Müdür'ümüzü dahil etme sebebim tabiki oyunculuk anlamında değil
yanlış anlaşılmasın, böyle bir şeyi haddim değil zaten söyleyemem ama hiçbir
şeyi çözemeyen, kendi başına plan yapamayan müdür de artık bir süreden sonra
sıkmıyor mu sizce de? Ekibe dair tek umudum Sema polisin Mert’e karşı
sorgulayıcı ve yargılayıcı olmasının ardından bir hareketliliğin başlaması.
Sema polis içerdekinin Mert olduğunu ortaya çıkarır mı dersiniz?
Mert her geçen hafta daha da rolünü yaşamaya başlıyor.
Bölümün yarısına kadar bayağı bir ergen tribi gördük maalesef, erkeğin trip
atanı da hiç olmuyor be Mert. Gerçi o da haklı kendi çapında. Ailesi bildiği
tek kişiyi, Celal babasını kıskanmayacak da kimi kıskanacak? Baba da az değil
ama. Neydi o final sahnesinde hem Sarp’ı hem Mert’i aynı anda araması? Celal
babası tarafından her böyle bir dışlanma yaşadığında veya başka sebeplerden
dolayı ona kızdığında ve bu durumlar git gide artmaya başladığında onun bu
olayları içinde biriktirmesine şahit olacağız ve en sonunda elbet patlayacağını
göreceğiz bence ama o patlama hangi tarafa denk gelir, patlama anında kimler
onun etrafında olur merakla bekliyorum. Yine de kıskançlık tripleri çok
tatlıydı, o buruk surat ifadelerini görünce içime bir üzüntü düşmedi değil.
Bunun dışında babasına yeniden içerdeki adam olduğunu hatırlatması olması
gereken bir hareketti. İşte görmek istediğim Mert buydu haftalardır. Gaza gelsin,
bir şekilde atağa geçsin istiyorum. Gerçi atağa geçince Celal babası için
geçiyor diyerek üzülüp kendi kendime kafamı karıştırıyorum.
Bu dizi de beni böyle çıldırtıyor işte. Bir bölümde Celal Baba'ya ‘Helal be baba!’ derken, diğer sahnede bir bakmışım ‘Hadi Sarp bitir şu
Celal’in işini!’ diyorum. Mert’e kızıyorum, Sarp’ı destekliyorum sonra bir şey
oluyor tam tersini düşünüyorum derken ‘Durun siz kardeşsiniz!’e kadar uzuyor
olay. Bilmiyorum bu ikilemleri sizler de yaşıyor musunuz? İçerdekiler olarak
fazlaca kafamız karışık galiba, her pazartesi bu kafa karışıklıkları artarak
devam edecek belli ki. Neyse ki ben memnunum halimden. Keyifle, merakla
beklemelerdeyiz merkez!