Kiralık Aşk: Bu işin içinde bir oyun var…

Kiralık Aşk: Bu işin içinde bir oyun var…
Sıkı bir ‘Kiralık Aşk’ takipçisiyim. Bize anlatılan hikayeyi, anlatılma şeklini, karakterleri, sembolleri ve metaforları çok seviyorum. Mucizelere olan inancım artıyor. Hayal kuruyorum ve umut ediyorum...

57. Bölüm’ü izledikten sonra “Bu mu yani?” dedim. Bir eksiklik, bir olmamışlık ve bir tamamlanmamışlık vardı. Bir sahnesini bile kaçırmamak için verdiğim mücadele ve özveriler karşılığında aldıklarım konusunda neden içim rahat değildi? Çiftimizin konuşamamalarını, yarım kalan diyaloglarını, üçüncü şahısların müdahalelerini ve aşktan daha çok gözümüze sokulan Passionis’in sürekli tehlikeli virajları dönme yolculuğunu izlemekten yorulduğumu düşünüyordum ki; bir harika bir oyun canlandı kafamda. Birden bire her şey yerli yerine oturdu. Kafamdaki sis bulutları dağıldı ve içim ferahladı.

Bu bölüm bir geçiş bölümü ve senaristimiz "önümüzdeki haftayı bekleyin" diyor bize. Sabrettiklerimize kavuşacağız. Neden mi? Çünkü bu işte bir gariplik var. Bölümün düğüm noktası olan "İkinci Şans" tasarımının taklit olma ihtimali üzerinde konuşuluyor ve araştırmalar yapılıyor. Üstelik iki tasarım tamamen birbirinin kopyası. Bu kadar tesadüf filmlerde bile olmaz. İki kişi aynı zamanlarda aynı tasarımı yapabilir mi? Hayır. Doğa üstü bir durum bu…Tek bir seçenek kalıyor geriye. Birinin çalmış olma ihtimali... Vanii; tanınmış, koskoca bir tasarım firması olduğuna göre, ancak Ömer çalabilir. Üstelik yakın zamanda İtalya'dan geldi, ordan burdan esinlenmiş olma ihtimali yüksek. Artık ilham perisi de yanında yok. O nedenle deliller onu işaret etmekte. Biz Ömer’i çok iyi tanıyoruz. Onun ne kadar iyi niyetli, dürüst ve tasarım konusunda üstün yetenekli biri olduğunu biliyoruz. Onun çalma ihtimali olmadığına göre, ne olabilir? Bu işin içinde bir oyun olabilir…

Ömer bu ayakkabıyı hem spontane hem de gayet havalı bir şekilde o masayı kazıdı mı? Kazıdı. Pekiyi, Ömer masada çizdiği o mükemmel anı hafızasından silecek kadar şuursuz mu? İstediği kadar aç kalsın, kahvesiz kalsın unutabilir mi? Hayır. Bu tasarımın gerçek olduğuna inananlar ve inanmayanlar, yani Ömer’in çaldığına düşünenler ve düşünmeyenler bu vesileyle saflarını seçtiler. Bazısı Ömer’in yanında yerini aldı, bazısı karşısında, bazısı da ortada durup rengini belli etmedi... Sinan bir duraksadı önce; web sayfasını yayından kaldırdı, üretimi durdurdu. Sonra Ömer sitem edince tarafını seçti ve Ömer’e her zamanki gibi destek oldu. Necmi amcası hemen düşünmeden elini uzattı Ömer’e. Onun da en iyi yaptığı şeylerden biri golf oynamak. O vesileyle tanıdığı ve dost olarak gördüğü değerli kişileri diziverdi Ömer’in karşısına. Defne ise hiç tereddüt etmeden koşulsuz ve şartsız bir şekilde her zamanki gibi Ömer’le yüreğini birleştirdi. Orada olması, hiç konuşmadan dahi orada Ömer’in yanında durması bile güç verdi Ömer’e. Passionis çalışanları da, özellikle Derya, kendisinden beklenmeyecek şekilde ortaya koydu "İkinci Şans"ın tamamen “saf ve masum" olduğuna olan inancını. Koray fiilen bir şey yapmadıysa da Pamir’e anlattıklarıyla- yani sözleriyle- bu aşkın gücünün büyüklüğünün altını çizdi. Pamir ise Vanni'ye ispiyon maili atarak Ömer'e açtığı savaşı alevlendirdi ama kendisini de sıcak basmaya başladı adeta.

Bölüm boyunca izlediklerimiz geçen sezondaki klasik Passionis batma tehlikelerinden biri değildi. Sadece "mış" gibi gösterilmek istenildi Ömer tarafından. Belli ki bize gösterilmeyen birkaç sahne oldu ve Ömer bu tasarımı dünyaca ünlü bir marka olan -Gallo’yu  hiç beğenmeyen- Vanni’ye sattı ve el sıkıştılar veya başka bir mevzu oldu ve Vanni’nin Ömer’e  dava açıyor izlenimi verilmesi sağlandı. Defne'nin Ömer'e olan kayıtsız şartsız güvenini belki de Pamir'in gözüne sokmak için oynanmış dahice bir oyundu bu... Hatta bazı sahnelerde Ömer kendi düzenini dayatarak, emir kipiyle konuşurken, Defne'nin damarına mahsus bastı ki; arada Defne nefes almak için Pamir'e kaçacak mı diye görmek için. Bir anlamda Ömer de pisleşti ama ahlakını kaybetmeden,  oyunu kurallarıyla oynayarak.

Bunların önümüzdeki bölümde çözülmesini izleyeceğiz diye düşünüyorum. Hatta "Albertine Kayıp" kitap mevzusu da aydınlanacak ve belki Defne kendisini affettirmek için kendi giymekten zevk duyduğu 'haki renkte' bir gömleği veya kendi gömleğini Ömer'e hediye edecek. Ne de olsa tshirtler ve gömlekler uçuşuyor havada. Ömer maviden lacivertten başka şey giymez ama Defne için prensiplerinden vazgeçebilir... Gördük ki; Defne de Ömer’in en kara gününde; tüm yaşanmış kırgınlıklara ve üzüntülere rağmen,  koşulsuz ve şartsız bir şekilde -hiç konuşmadan da olsa-  yani eskisi gibi, tek yürek olmak için Ömer’in yanında kaldı. Zaten bu “ikinci şans” ikisinin ikinci şansı, gerisi teferruat...

Bence önümüzdeki hafta harika bir şeyler izleyeceğiz. Yani ben öyle umut ediyorum.

Sevgiler :))
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER