Kiralık Aşk: En başa, olmadığın zamanlara mı dönüyorum şimdi?

Kiralık Aşk: En başa, olmadığın zamanlara mı dönüyorum şimdi?
Saklı kalamayacak kadar büyük bir yalandı ve nitekim ortaya çıktı. Beni sevindiren Defne’nin ağzından ve Defne’nin çaresizliğini, pişmanlığını ömer’in böylesine hissedebileceği bir duyguyla ortaya çıkmış olması. Anlatırken nefes almaktaki güçlüğünden ziyade ‘abimin borcu vardı’ cümlesi çok yaraladı. Defne, Serdar’ın ipe sapa gelmez bir sebeple açtığı borca karşılık hayatından vazgeçti. Tamam, belki asıl hayatını  bu borç sayesinde buldu ama bu süreçte Serdar'ın hiçbir şey yapmayışını da unutmayacağız... Defne bu kadar büyük yükü taşıyacak bir kadın haline geldiyse elbet Ömer’in bunda payı çok büyük. Defne sevgilisiyle birlikte olabilmek için kaç kez çoğalan yüküne ses etmeden devam ettiyse yoluna, kusura bakmasınlar da ailesi de bir o kadar yalnız bıraktı Defne’yi. Oynadığı oyun yetmezmiş gibi bir de Ömer onlar için evi satın aldı Defne’nin hanesine bir borç daha eklendi. Yük gittikçe ağırlaştı.

Bir genç kıza sorsak hayalindeki düğününü de damadını da tam da bu bölümdeki gibi anlatır. Bir farkla tabii.. Ortada büyüyüp giden o yalan dışında. İlk gelinlik de dahil bence herşey bir masaldan çıkmış gibiydi. Limonata canım limonataaa... Eğer dökülmeseydi ıslak kedi yavrusu haline gelen gelinin elini aşkla tutan damadı nasıl görecektik, gelinin o çocuk edasına nasıl ‘hasta' olacaktık? Limonatanın döküldüğü anda Defne'nin canının yandığı hissi nasıl gectiyse bana "ayyy" diye bir çığlık attığımı fark ettim. Ömer’in elbette kurtarıcı bir planı olacaktı çünkü o bir Ömer İplikci’ydi. Onlar bir zat­-ı şahane tarafından tasarlandığı için her iki gelinliğe hatta geceliktir pijamadır her şeye yakışır tarzda ve tavırdaydı. Merdivenin başında Ömer’in söylediği sihirli sözler hepimize bi iç geçirtti ama Defne’yi bu denli etkilemesi düşündürür. Çünkü ‘sana güvenmiyorum’ cümlesi oyunu anlatmasına daha büyük bir nedendi bence.

Gelelim Ömer’in o buz, taş, duvar gibi sıralayabilecegimiz sıfır duyguyla ver­me­diği karşılığa... İlk günden beri düşüncem otelde sarhoş olan Defne’nin her şeyi Ömer’e anlattığı ve Buzlar Prensi'nin durum değerlendirmesiyle bugüne dek susmasıydı. Defne'nin çırpınışlarını gördü Ömer. Yalanla yaşayamayışını, tamamen Ömer’in olamayışını... Belki de beklemesindeki sebep buydu. Sonuçta oyun düğün olana dek tasarlanmıştı sayın Neriman Hanım tarafından. Defne anlatmasaydı düğün sabahı Defne'yi uyandığında bir mektup bekliyor olabilirdi ya da hesap soran bir Ömer...

Ama şimdi Ömer Defne'yi neden sevdiğini biliyor, onsuz olamayacağını da... Düğün gerçekleşecek diyenlerdenim. Ömer buz halini korur düğün bitiminde patlar ­ki isteme günü sabrını, insanlara saygısını gördük­ ya da "biliyorum sevgili karıcığım ve bu yalanı evliligimize dahil etmediğin için teşekkür ederim" der ama ailesinden bunun hesabını sorar. (çok hayalperest gördüm kendimi) İki şıkta da hikayenin devamlılığı sağlanabilir zira bu sezon hiçbir şey anlatmayan bölümler de izledik.

Defne'nin annesinin gelişi malum gözümüze sokuldu, dedesiyle barıştı ama amca, yenge, kuzen vb yalana dahil olmuş kişilere sorulacak hesaplar yeni küslükler... Bunlar yazılabilecek senaryolar biz izler miyiz ? İzleriz. Ancak yeni sezona daha ayağı yere basan hikayeler gerek ki yeni işlere yetişebilelim. Hiçbirimiz bu şahane ikiliden mahrum kalmak istemiyoruz çünkü. Esmer ten, kızıl saç uyumu bir daha bulunmaz.

Koca bir yaz biz onları özlerken onlar hikayenin tadından yenmez boyutuna gecebilirler inşallah. Biz de son gelen gelin­-damat fotolarıyla Elçin-­Barış selfieleriyle yazı özlemle geçirip "bombelere gel!" yeni sezon fragmanlarını bekleriz.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER