ANLADIM*
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda
anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek
değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha
değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği,
acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla
gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel!'' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş
sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl
ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş
pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün
affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
sevmekmiş...
Yazıma bu şiir ile başlamak istedim. Çünkü biz,
sözlere dökülemese de "sana ihtiyacım var" diye çığlık çığlığa
bağıran iki yüreğin hikâyesini izledik bu bölümde. İki inatçı, iki çok âşık
yüreğin bağırışını... Defne ve Ömer ile ilgili yazıya dökmek istediklerimi, bu nefis şiir anlatıyor aslında. O yüzden fazla söze gerek yok. Şimdi notlarıma geçeyim:
* Defne ile Ömer'in atışmaları çok iyi ve keyifliydi. İzlerken
hepimizi gülümsettiğine eminim. Bu atışmaların sonrasındaki kavuşmanın da
muhteşem olacağını düşünüyorum.
* Ömer'in de her erkek gibi zaman zaman içine öküz kaçabildiğini
gördük. Neydi o tavırlar öyle? Defne'ye tepeden bakan, aşağılayan.
"Dün garsondun, bugün tasarımcısın" ne demek yahu? Ayakkabı
tasarımcılığı senin tekelinde mi Ömer Bey?
* Sonra hepimizin âşık olduğu Ömer geri geldi. Defne'ye
tavsiyeler veren, içinden geleni yapması gerektiğini söyleyen. Defne'ye güzel
güzel bakan. Diğerini sevmedik be!
* Öyle dergilere "ilham perim" yok diye röportajlar
verirsin de gördün mü bak onsuz olmuyor Ömer bey! "Çok iyi geliyorsun bana"
dediğin Defne yanında değil. Koca şirketi bir anda ayağa kaldıran Defne'den
bahsediyoruz. Çok hafife almaman gerektiğini bence en iyi sen biliyorsun da
işte...
* "Ben sadece kendime güvenirim" diyen Ömer'in kendine
yetemediğini de gördük sonunda. Kuyruğu dik tutan o buz şelalesi, yağmurda
ıslanmış kedi yavrusuna döndü.
* İz'in elini Ömer'in eline bağladığı sahne metaforik olarak
müthişti. Ne yaparsan yap artık siz "İz'le Ömer" değilsinizi ne güzel
anlattı bize. Sanırım sen de bunu anladın İz. Taaa Marsilya'lardan geldin,
ama boşa geldin be kızım!
* Ben çok sevdim Defne'nin bu halini. Zaman zaman çılgın, ama
kendine güvenen ve savaşan Defne'yi. Zaman zaman duygularına yenilen,
kıskançlıktan deliren Defne'yi. Elbiseyi "kafanı karıştırmak için
giydim" diyen masum Defne'yi.
* Bence bu bölüm metaforlar bölümüydü. Defne'nin bilekliğini
Ömer'in takması, Defne'ye de nefis bir bileklik alması mesela. Aralarında
kopmaz bir bağ olduğunu hissettirdi bana.
* Ömer'in bir zamanlar Defne ile arasında olan camı kırmasını da
asistan Defne ve patron Ömer durumunun tamamen ortadan kalkmasına yordum. Artık
güçler eşit. Müthiş bir ayrıntıydı bana göre.
* Sude'nin yaptığının ortaya çıkacağını son yazımda yazmıştım,
ama Sinan'ın daha fazla tepki vermesini ve hemen affetmemesini beklerdim. Aşk
insanı safoz yapıyorsa demek ki. Sude, hiçbir zaman iyileşemeyecek katıksız
kötü bir ruha sahip. Bu hastalıklı halinin, başına daha çok işler açacağına ve
ortalığı karıştıracağına inanıyorum. Kabul edelim dizinin en kötü insanı Sude!
* Deniz ise kartlarını açık oynuyor. Yasemin de ona destek çıktı.
Bakalım ilerleyen bölümlerde Defne-Ömer ilişkisine ne gibi bir etkisi olacak?
Bekleyip görelim.
* Yasemin iyi yönde değişti evet, ama bu bölümde işi ile ilgili
hala aynı hırsa sahip olduğunu da gördük. Aslında Deniz'in yatırım teklifini
kabul ettiğinde anlamalıydık bunu. Hırs iyidir, ama aklın önüne geçerse çok
tehlikeli olabilir.
* Bu bölümdeki Neriman sahnelerinden sıkıldım nedense. Bazen ara
vermek mi gerekiyor nedir? Hep satır aralarını
okumaya çalıştığımı ve bölümde söylenen her cümlenin bir anlamı olduğunu düşündüğümü
biliyorsunuz. Bence, Passionis'i zor günler bekliyor. Kim yardımcı olur hepimiz
biliyoruz di mi?
Son olarak, emeği geçen herkesin eline yüreğine sağlık. Kiralık
Aşk müthiş bir dönüşüm yaşadı. Bu bölüme kadar gelmiş bir diziye bunu yapmak
hiç kolay değil, ama bence çok iyi kotardılar. Aynı heyecanla bekliyor ve
izliyorsam olay bitmiştir. Teşekkürler.
* Çok sevdiğimbu şiirin sahibine dair internette sağlam bir kaynak bulamadım. Adını bilemediğim bu şairden içtenlikle özür dilerim.